İYİOYUNCU OLAMADIM, ANTRENÖR OLDUM
- 'Başarılı bir koç, iyi bir oyuncu olmalı' gibi bir durum söz konusu mu? Yani siz başarılı bir antrenörsünüz, orası aşikar. Ama ne kadar iyi bir oyuncusunuz?
- Böyle bir kural yok, Avrupa ve Türkiye'deki antrenörlere baktığınız zaman, üst düzey oynadıklarını söyleyemem. Aydın Ağabey (Aydın Örs) bozulmasın tabii. Zamanında iyi oyuncuymuş, ama hani defalarca milli takımda oynamış bir oyuncu da değilmiş. Ama çok büyük antrenör oldu. Keza benim yakın arkadaşım Galatasaray'ın antrenörü Oktay Mahmudi de öyle. Ben basketbola 11 yaşında başladım. 22 yaşına kadar oynadım. Ama çok üst düzey basketbolcu olamayacağımı anladığım zaman bir tercih yatım. Ben hırslı bir insanım. Ama iyi basketçi olamadım, olacaksın diye bir kaide yok. Baktım milli takım seviyesinde basketçi olamayacağım, ben de antrenör olayım dedim. Hem bu daha zevkliymiş.
- Hedefiniz, hayaliniz ne? Milli takım? NBA?
- Şu anda milli takımın başında Orhun Ene var ve onu destekliyoruz. Günün birinde beni göreve davet ederlerse, gider çalıştırırım. NBA'e baktığımızda Türk oyuncuları çok iyi gidiyor. Son yıllarda Avrupa'dan NBA'ye en fazla basketbolcu ihraç eden ülke Türkiye. Benim hayalim de NBA'de çalışmak. Bu sene ilk kez İtalyan antrenör yardımcı antrenör oldu. Ben de günün birinde orada şansımı denemek isterim.
KARŞI TAKIM TARAFTARI BENİ SEVMEZ
- İnsanlar sizin biraz agresif olduğunuzu düşünüyor. 'Antrenör dediğin biraz sert olmalı' durumu mu var?
- Bugün dünyadaki tüm branşlarda başarılı olmuş antrenörlere baktığınızda bu tabloyu görebilirsiniz. Orada o heyecanı, o stresi yaşıyorsun. Takımı disiplin altında tutmak gerekiyor. İcabında hakemle diyaloğa giriyorsun. Gergin bir atmosfer var. Ama saha dışında çok sinirli bir insan değilimdir. Çok uzlaşmacı biriyim.
- Karşı takımların taraftarı da hep sizinle uğraşıyor.
- Karşı takım taraftarları beni pek sevmez. Bunun de sebebi, takımın kazanması için sahada hırsla mücadele etmem. Psikolojik olarak rakip takım taraftarı takımımı baskı altına aldığında bu psikolojik mücadeleye de giriyorum. Tabii öyle olunca, rakibin gözünde antipatik oluyorsun. Beşiktaş'a karşı oynatırken, Beşiktaş taraftarı da bana karşıydı. Bu, işin doğasında var. Başarının gelmesi için takımla bütünleşmen lazım. Be de bunu yapıyorum. Kazanmayı seven birisi olduğum ve genelde hedefime ulaştığım için rakip taraf biraz üzülüyor.
- Çarşı, basketbolu da destekliyor mu?
- Evet, aslında zaten üç büyüklerin taraftarı, takımın başarısı olacağını görürse seni destekliyor. Ama orta seviyelerde oynarsan 'Bu rekabette neden geri planda kalayım?' deyip hemen geri adım atıyor.
- Siz başka hangi sporlarla ilgileniyorsunuz?
- Tenis izliyorum. Futbolu seviyorum. Kızlar da voleybol oynadığı için daha çok kadın voleybol maçlarını takip ediyorum. Genelde üst düzey bir spor müsabakasını seyrederim, ayırım yapmam. 'Sen hangi sporları yapıyorsun?' diyorsan, bu sene yoğun geçti. Pek spor yapamadım. Onun için de hafif kilo alıyor durumuna geldim. İki aydır diyet yapıp toparlamaya çalışıyorum.
SPONSOR GİDİNCE SAHİPSİZ KALDIK
- Beşiktaş'ta yönetimin değişmesi sizi ve takımı nasıl etkiledi? Bir dönem mali sıkıntılar yaşadınız ve takımı dağıtma noktasına geldiniz. Bu kriz aşıldı mı?
- Beşiktaş kulübünde sezon başından beri mali kriz var. Bunun sıkıntısını çok çektik. Eski sponsorumuz Cola Turca bizi bıraktıktan sonra takım bir anda sahipsiz kaldı. Bir ara neredeyse gençlerle oynayacaktık. O dönem Erdoğan Demirören, Milangaz'la sahip çıktı. Önce Deron Williams'ın getirilmesine sponsor oldular. Ama mutlaka bir ana sponsor gerekiyordu ve takımın tamamına sponsor oldular. Öyle olunca biz Beşiktaş'tan ayrıldık. Ve kulübün mali problemleri bize yansımadı.
- Gene de seyircide bir tedirginlik seziliyor. 'Bütçe nasıl bulunacak?' endişesi var.
- İstikrar şart tabii. Yönetimlerde kimlerin olduğu çok önemli değil bence. Yıldırım Başkan vardı, şimdi Fikret Başkan var, yarın öbür gün başka başkan olacaktır. Camianın önde gelen isimlerinin basketbola sahip çıkması önemli. Sponsorla devam ederse, önümüzdeki yıl Euro League şampiyonu bile olabiliriz. Ama bunun aksi olursa, çok büyük sıkıntılar yaşanır. Biz geçen sene bunu yaşadık. Üç ay sponsor bulamadık ve bütün takım gitti. Her şey sıfıra indi. Herkesin sözleşmesi bitiyor zaten. Sezon sonunda benim de sözleşmem bitiyor. Bugünlerde sponsorla uzun vadeli bir anlaşma yapılırsa, basketbol takımı bundan çok kazançlı çıkar. Bunu da yapacak olan kişi Sayın Erdoğan Demirören. Baba şefkatiyle bize yaklaşıyor. Maçlardan önce ve sonra arıyor. Basketbolu çok sevdi.
- Bir dönem Avrupa'da da takım çalıştırdınız. Burasıyla ne gibi farklar var?
- Avrupa'da takım çalıştırmak çok önemliydi. İlk giden profesyonel Türk antrenördüm. Ve o dönem çok güzel başarılar elde ettik. Ama bugüne baktığımızda, Avrupa'da en fazla yatırım yapılan, en kaliteli basketbolun oynandığı lig Türkiye. Avrupa'daki ekonomik kriz basketbolu biraz vurdu. Çünkü sponsorlarla yaşayan bir spor. İtalya'yı, Yunanistan'ı, İspanya'yı, Fransa'yı çok vurdu. Türkiye'de ise üç büyüklerin rekabeti, Banvit, Anadolu Efes, Pınar Karşıyaka gibi köklü kulüplerin basketbola ilgisinin devam etmesi, Türkiye'de bu sporu zirveye çıkardı. Onun için ben çok mutluyum burada olmaktan. Sevdiğim şehir, ailem burada, kendi evimde, çok büyük bir camiada antrenörlük yapıyorum.