Elazığspor, sekiz yıl sonra yeniden Süper Lig'de. Takımın başarısı, şehirde bayram havası estiriyor, şehrin dört bir yanı Elazığspor'a başarılar dileyen pankartlarla süslenmiş durumda. Bordo-beyaz renkli takım, şehre damgasını vuran simgelerden biri. Öyle ki şehrin trafoları bile bordo-beyaz renkte. 'Gakgolar şehri' olarak bilinen Elazığ, sadece futboldaki başarısıyla değil; kendine özgü kültürü, kulağa müzik gibi gelen ama daha çok Elazığlıların anladığı aksanı, orijinal deyimleri ve atasözleri, birbirinden enteresan yemekleri ve saray müziğine yakın müziğiyle nevi şahsına münhasır bir kent. Futbol maçlarıyla pek çok taraftarın da yeniden keşfedeceği Elazığ'ı, onlardan önce gezdik ve bir rehber hazırladık.
'HERKESE GAKGOMSUN DENİLMEZ'
"Gakgonun manası ince ve derin/ Herkese gakgomsun denilmez gakgoş/ Gakgo sembolüdür bizim illerin/ Herkese gakgomsun denilmez gakgoş." Elazığ'da herkesin dilindedir gakgoşluk. Yörede 'yiğit, er, mert, delikanlı, dürüst, babayiğit' gibi anlamlarda kullanılan gakgo, kan akrabalığından kültür ve soy akrabalığına genişleyen bir kavram. Mustafa Alçiçek, Gakkoluğu anlatıyor: "Gakko nedir dersen, dürüst-delikanlı insan derim. Manası kardeştir." Gakkoları ifade eden en önemli şey sekiz köşeli şapka. Şapka atölyesi sahibi Fethi Yantur bu sekiz köşenin anlamını şöyle anlatıyor: "Yiğitlik, mertlik, doğruluk, dürüstlük, çalışkanlık, alçak gönüllülük, misafirperverlik, cömertlik." Şapkalar makineyle değil, tek tek elle dikiliyor. Günde sekiz şapka üreten Yantur, ayda 250 şapka sattığını söylüyor.
BÖYLE OLUR ELAZIĞ'IN KONAKLARI
Elazığ demek Harput demek. Harput'ta da ilk görmeniz gereken yer, eski bir Elazığ konağının restore edilmesiyle kültür hayatına kazandırılan Şefik Gül Kültür Evi. Gülsan Şirketler Grubu'nun restorasyonunu yaptırdığı evin sorumlusu Mustafa Alçiçek (66), şehrin kültür elçisi ve bir Elazığ sevdalısı. Öyle ki, Yıldız Üniversitesi'ndeki mühendislik eğitimini bırakarak, Elazığ'da mühendislik eğitimi alacak kadar memleketini seviyor. Mekana açılan kapıda sizi biri kadın, biri erkek için olmak üzere iki kapı tokmağı karşılar. Kapıyı çalınca çıkardıkları ayrı seslerle ev sahibine sizi tanıtır. Karşılanmanız için de bu habere göre bir kadın veya bir erkek teşrif eder. Evin bütün odalarına şehrin semtlerinin adı verilmiş. Misafir odası, kadınların odası, oturma odasında kentin el işçiliğinin ürünleri kullanılmış. Evin yaklaşık 200 yaşında olduğu tahmin ediliyor. Saraylı Muharrem Ağa tarafından yaptırılan ev, 1890 yılında 100 Osmanlı lirası karşılığında Harput eşrafından Huylu Mamogillerden Mustafa Efendi'ye satmış. Sonraki yıllarda sık sık el değiştiren ev; 2005 yılında müzeye dönüştürülmüş ve bu restorasyon bütün Harput'un yapısını değiştirmiş. Bütün tarihi evler tek tek onarılmaya ve birçoğu restorana dönüştürülmeye başlamış.
ELAZIĞLININ DİLİNİ SADECE ELAZIĞLI ANLAR
Elazığ'ın kendine özgü bir aksanı vardır ve bu aksanda K ile başlayan bütün sözcükler G ile telaffuz edilir. Elazığ aksanıyla üretilmiş atasözleri, deyimleri ve duyanın yaratıcılığa hayran kaldığı beddualar ise öfkeden ziyade gülümsemeye neden olur. Elazığ aksanıyla yeniden seslendirilmiş Hollywood filmleriyse, bu yaratıcılığın geldiği son nokta: Gladyatör'ü Gıllo Ali, Titanik'i Tutamik, Temel Reis'i Kolo Reis, Tom ve Jerry'yi Pisik ile Sıçan olarak izlemediyseniz, çok şey kaçırmışsınızdır.
HARCINDA SÜT KULLANILAN KALE
Elazığ'ın simgesi hiç kuşkusu yok ki, Harput Kalesi. Ovaya hakim bir noktadaki kale, hâlâ bütün görkemiyle ayakta. İç ve dış kale olmak üzere iki bölümden oluşan kalenin burçlarında, yüzyıllar içinde geçirdiği onarımları anlatan yazıtlarla, aslan ve fil gibi hayvan kabartmaları var. Urartular tarafından yaptırılan kale aynı zamanda Süt Kalesi olarak biliniyor. Söylenceye göre kalenin inşası döneminde yaşanan kuraklık nedeniyle su kullanılamaz ve o yıl hayvanların sütleri bol olduğu için harcında süt kullanılır.
BAŞSIZ CESET YATIR OLMUŞ
Kentin bir başka simgesi de yıllardır bozulmayan başsız cesedin bulunduğu Arap Baba Türbesi. Yeşil kumaşla örtülü camdan bir sandukanın içindeki ceset, her yıl Fırat Üniversitesi tarafından kontrol ediliyor. Türbenin önemli bir özelliği, görmek isteyenlere örtünün kaldırılarak cesedin gösterilmesi.
NEREDE KALINIR?
Elazığ şehir merkezindeki
Marathon ve
Akgün otelleri, kentin en iyi otelleri. Ancak Tunceli'ye bağlı olmasına rağmen Elazığ'a daha yakın olan ve bütün alışverişini Elazığ'la yapan Keban Barajı sahilindeki 445 bin metre kare alana kurulmuş
Pertek Termal Otel, kentin yeni gözdesi. Pek çok hastalığa iyi gelen şifalı sularıyla da ünlü Termal Otel, henüz iki yaşında. 37 derecedeki termal su, odalara da veriliyor.
HARPUT HÜKÜMDARI UNUTULMAMIŞ
Şehrin görülmesi gereken yerlerinden biri de Harput Hükümdarı Nuruddevle Balakgazi'nin heykelinin olduğu ve şehre tepeden bakan Balakgazi Tesisleri. Tesisin sahibi Orhan Akyel; Elazığ'ın en eski mekanının Balakgazi Tesisleri olduğunu ve her yıl yüzlerce turistin mekanı ziyaret ettiğini anlatıyor. Tarihi 1112 yılına kadar dayanan tepe, Balakgazi'nin heykeliyle süslü. Harput Hükümdarı olan Balak Gazi, İslam tarihinde önemli bir isim. Haçlıları önemli yenilgilere uğratan Balak Gazi, Büyük Selçuk Sultanı tarafından Müslüman Orduları Başkumandanı olarak tayin edilmiş ve kendisine 'gazi' unvanı verilmiş, 1124'te Menbic Kalesi'ni kuşatırken göğsüne isabet eden okla ölmüş.
GÜLÜMSETEN CÜMLELER
Elin, golun çekile. O boyda galasın. Parça tike olasın. Gotdik. Hışdige gelesin: Yere giresin. Yüz üstü sürünesin.
Enükken gulagını mı kesmişim: Onu yeterince tanımıyorum.
Fıstik atıp gezmek: Yiyip içip eğlenmek.
Hıriğini sürütmek: Peşinden başka misafirleri de getirmek.
Kortikoğlu işi: Baştan savma yapılan iş.
Nerde dıngıltı orda buluntu: Her eğlenceye koşan.
Pipirim mi yedin: Çok güçsüzsün.
Poçiğinden gögermek: Gençliğe özenmek.
Toprah başan: Yazıklar olsun.
Yel gelecek delügü bilmek: Çıkarını gözetmek.