Lena Aylin Erdil henüz 23 yaşında. Geçtiğimiz sezon Profesyonel Rüzgarsörfçüleri Birliği (PWA) Dünya Şampiyonası'nda kadınlar slalomda genel klasmanda üçüncü sırayı alarak su sporları dünyasının ilgisini çekmeyi başarmıştı (Bu dünya tahmin ettiğinizden biraz daha geniş). Yeni sezona Güney Afrika'da hazırlanan Lena ile sponsorlarından Red Bull'un aracılığıyla Cape Town'da buluştuk. Lena, Cape Town'a kuzeyde Namibia topraklarında yer alan Luderitz'ten gelmişti. Önce orada ne yapmış onu anlatayım, sonra Cape Town'a döneceğim. Luderitz yılın altı ayı aldığı şiddetli rüzgarlarla ünlü. Şehirdeki göletin yanına, yapay bir kanal kuruluyor ve burada hız rekorları deneniyor. İngiliz rakibi Zara Davis'le çekişen ve hızı sürekli artıran Lena, 84,8 km ortalamaya 84,7'yle yanıt verince ikinci sırada kalmış. Bir aylık sürecin ilk günlerinde alınan bu dereceler, daha sonra rüzgarın hızını kesmesi nedeniyle gelişmemiş. Lena'nın unvanı da 'dünyanın ikinci en hızlı rüzgar sörfçüsü' olarak kalmış. Bu sporu yapanların sadece bir alanla sınırlı kalmaması gerektiğini savunan Lena, en hızlı olmak istiyor "Gelmiş geçmiş dünyanın en hızlı kadın rüzgar ssörfçüsü diye anılmak muhteşem olurdu! Bunu söyleyebilmeyi istediğim için başarmak istiyorum. Rüzgar sörfüyle amatör olarak ilgilenenler bile düz bir çizgide son sürat gitmenin nasıl olduğunu anlayabilir." Çok yönlülük meselesine gelince... Lena'nın bir tavsiyesi var: "Hız denemesi de dahil iyi bir su sporcusu, çok değişik şartlarda yarışmayı öğrenmeli ve kendini geliştirmeli. Türkiye'de özellikle kadınlarda çok yetenekli isimlerimiz var. Onların da dünyanın değişik yerlerinde yarışması şart ve bunun için maddi ve manevi anlamlarda destek almalılar. Mesela sadece Alaçatı'da rüzgar sörfü yaparak bir yerlere gelinemez."
DİĞER KIZLAR, İKİ KAFA BÜYÜK
Ve gelelim kanlı-canlı Lena sohbetine. Bir sörf merkezi olan Big Bay'deki kahvaltıda ilk dikkatimi çeken Lena'nın aksanı. Marmara Üniversitesi Spor Akademisi Öğretim Üyesi Güven Erdil'in kızı olan genç sporcu iki yaşında Almanya'ya gitmiş. Liseyi Belçika'da, üniversiteyi İngiltere'de okumuş. Erdil ufak tefek yapısından bahsederken de "Başarılı sonuçlar almama garip bakıyorlar, diğerleri benden iki kafa büyük," diyor; gülüyoruz. Lena ilk başlarda buna takıyormuş, şimdi alışmış: "İngilizce, İspanyolca, Alman ve Fransızca biliyorum. Bunun da bir bedeli varmış." Lena komple bir sporcu ve bu yüzden ailesine teşekkür ediyor: "Almanya'ya sportif açıdan başka bir vizyon kazanmam için taşınmışlar. Annem ve babam sportif insanlar. Küçükken buz pateni, jimnastik, kayak, basketbol, voleybol, atçılık, yüzme hatta eskrim dersi bile aldım!" Çocuk yaştan itibaren kazanma hırsı olduğunu söyleyen Lena, son başarılarıyla birlikte gözünü tamamen zirveye dikmiş durumda: "Türkiye diğer branşlar da dahil, dünya şampiyonları çıkaran bir ülke değil. Ben şöyle hissediyorum, eğer dünya şampiyonu olursam, insanlar benimle gurur duyup çocuklarını spora yönlendirecek. Aynı zamanda rüzgar sörfüne olan ilgi de artacak. Bunu istiyorum, çünkü bu ülke bu spor için çok ideal yerlere sahip."
TÜRKİYE'DE BÜYÜSEYDİM DAHA BAŞARILI OLURDUM
Bu yazı biraz yüz yüze sohbet, biraz da maille sorulmuş ek sorularla yazıldı. Lena'ya maille yolladığım sorulardan biri de "Sen eğer yurtdışında değil de burada büyüseydin, bu noktalara gelebilir miydin?" olmuştu. Yanıt enteresan geldi, paylaşayım: "Türkiye'de büyüsem derecelerim kesinlikle daha iyi olurdu. Almanya'nın ortasında suya uzak bir yerde büyüdüğümü, sadece yazları sörf yaptığımı unutmayın. Daha iyi dereceler yapacağıma emin gibiyim."
