Türkiye'nin en iyi haber sitesi
GÜLSE BİRSEL

Sosyal medya, kahvede bağıran emmi, dedikoducu teyze!

"2011'de Google'da en çok aranan kelimeler Facebook ve YouTube. Yani vatandaş interneti Çehov'u, kuantum fiziğini araştırmak için değil, ahbaplarıyla iletişim kurmak, görüntü seyretmek için kullanıyor!"

1994'te, gavur ellerde okuyor olmanın verdiği avantaj ve New York'un siren sesleri eşliğinde ilk kez internet kullanmaya başladım. İnternet o zaman yavruydu. Google filan daha yoktu. Yahoo'dan girilir, bir küçük resmin indirilmesi için birkaç dakika beklenirdi. Üniversiteden bize birer e-posta adresi verdiler. Heyecanla birbirimize deneme e-postaları attık. Birkaç ay sonra çoğunluğu New York'ta okuyan veya çalışan arkadaşlar 'Esintiler' sitesini kurdu. Sanırım ben 20. üyesi filandım. Üye olanlar günlük hayat, güncel olaylar, haberler, Türkiye, siyaset, filmler, müzik, maçlar hakkında yorumlar, makaleler yazıyor, gazetelerden alıntılar paylaşıyor, hepimiz bunları bir internet gazetesi gibi aynı anda okuyorduk. O yıllardaki Kardak krizi hakkında herkesin komik yorumları olmuştu mesela, hatırlıyorum. Aynı zamanda parti veren, ötekileri davet etmek için toplu davetiye olarak da kullanırdı Esintiler'i. Yazılar imzalı, içerikli, esprili, ifadeler mümkün olduğu kadar doğru dille yazılmış ve nazikti. Sanırım 96 yılının sonunda, ben mezun olup internetin ancak geldiği İstanbul'a dönerken, binlerce kişi olmuştuk Esintiler'de. Belki şimdiki internet sözlüklerinin ilk versiyonuydu Esintiler. Ama isimlerin belli, dolayısıyla yazılanların nezaket sınırlarında, dayanaklı ve başkası tarafından okunmaya değer olması amacıyla yazılan daha başka bir tür sözlük. İşte o yıllar internetle ilgili en iyimser yıllardı. Her tür bilgiye ulaşılacaktı, kimbilir birkaç sene içinde ne kadar entelektüel, ne kadar akıllı olacaktık, Aman Allahım'dı ve internete doğan yeni nesilden korkulurdu doğrusu! Korktuğumuz başımıza geldi! 16 yıl sonra Türkiye'nin internet kullanımı, evet hızlı, yoğun ve çılgıncadır! Peki nesil akıllanmış veya bilgilenmiş midir? İnterneti bilgiye ulaşmak için kullanan, bakın iyimser bir insanım, yüzde 30-40'lık kitleyi tenzih ediyorum. Fakat şu anda Türkiye'de internet kullanımı köy kahvesi/ altın günü muhabbetlerinden beterdir! 2011'de Google'da en çok aranan kelimeler Facebook ve YouTube. Yani vatandaş interneti Çehov'u, kuantum fiziğini filan araştırmak için değil, ahbaplarıyla iletişim kurmak ve görüntü seyretmek için kullanıyor! Daha açık konuşalım mı? Esas derdimiz televizyon seyretmek ve muhabbet etmek!

ETRAF SAKALLI BEBEK DOLU
Bu kadar muhabbete meraklı milleti Facebook yetmemiş gibi bir de Twitter diye bir şeyle tanıştır sen! Yanına bir de sözlükleri, forumları ekle. Ne oldu? Bilgiye doyamadı da herkes allame mi oldu, aralarında kültürsanat siyaset tartışmaktan bihal mi oldular, yoksa etraf 'sakallı bebek'ten geçilmiyor mu? "Sakallı bebek nedir?" diyen olabilir. 87 yılının dev asparagas olayıdır. Tan gazetesi, 87 yazında bir hafta, birinci sayfadan, İstanbul'da sakallı bir bebeğin doğup hemen dile geldiğini, bayramın ikinci günü kıyametin kopacağını söylediğini yazdı! Sakallı bebeğin illüstrasyonu güneş gibi yüzü, mavi gözleri ve küçük tutam sakalıyla o kadar etkiliydi ki, sonraki yıllarda her sakal bırakan sarışın arkadaşa 'Sakallı bebek' diye seslenildi, kikirdeyerek kaçıldı! Sakallı bebek bir gün manşetten konuştu, bir gün ailesi onu sakladı, bir gün doktoru 'ismini gizleyerek' demeç verdi, bizim Florya'daki yazlık komşuları bile, gayet üniversite mezunu halleriyle "Doğru mu, değil mi?"yi ciddi ciddi tartıştılar, bayramın ikinci günü geldi, kıyamet kopmadı ve fakat Tan gazetesi satış rekorları kırdı! Gerçek bilgiyle çok ilgilenilmeyen, herkesin bir ağızdan şundan bundan konuştuğu içeriksiz sohbetlerde ne olur? Muhabbet sıkışınca, birileri dikkat çekmek için ilginç bir palavra sıkar, bir olayı abartır, emin olmadığı bir dedikodu atar ortaya, aniden herkes bunu konuşmaya başlar! Kahvehanedeki kimsenin lafını dinlemediği emmi gibi, kalabalık altın gününün mutsuz ve dedikoducu teyzesi gibi, yaz mevsiminde haber bulamayan Tan gazetesi gibi!

BİLGİ KİRLİLİĞİNDE ZİRVEDEYİZ
Twitter'ı, Facebook'u, sözlükleri hakikaten bilgi aktarmak, duyuru yapmak, eleştiri yazmak, hatta doğumgününü haber vermek, hatta hatta "Bebek'de kahvaltı ediyorum, manzara çok güzel," demek için kullananları bile yanaklarından öpüyorum. Çünkü sahte isimler, rumuzlar, hatta başkalarının isimleriyle hakaret eden, dedikodu, şehir efsanesi üreten, kafadan bir şey atıp ne kadar ilgi çektiğini seyreden arkadaşlardan daha değerliler. Twitter hesabım yok, ama bir süredir Twitter'daki sahte Gülse'lerin yazdığı tweet'lerden, bir iki kişinin eğlence için yazdığı abuk subuk zararlı/zararsız palavralardan alıntı yapılmış gazete haberlerine düzeltme yazmak bir günlük hobi haline geldi. En azından Tan gazetesi kendi asparagasını kendi üretirdi, şimdiki gazeteciler de bir tuhaf, hop olduğu gibi sosyal medyadan kopyalıyorlar. Bunun geleceğini bilmiyorduk doğrusu. İnternet çağında, milletçe geldiğimiz nokta, maalesef pek memnun olduğumuz bilgiye kolay ulaşımın yanında, 'bilgi kirliliği'nde zirvedir!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA