Türkiye'nin en iyi haber sitesi
GÜLSE BİRSEL

Batsın bu dünya, bitmesin bu rüya!

Sevgili seyirciler, neden bu sezon cuma akşamları saat 21.00 civarı yepyeni bir şey yapıp, hayat tarzınızda bir değişiklik yapıp, asla televizyon açmamayı denemiyorsunuz? Dışarı çıkın, arkadaşlarınızı görün, hiçbir cuma evde oturmamayı şiar edinin, restoranlar, barlar, çay bahçeleri deneyin, akraba ziyaretleri yapın veyahut camileri gezin, olmadı haftada bir kitap okuma gecesi, müzik dinleme gecesi düzenleyin, dans dersi alın. Çünkü siz cuma akşamları oturup Yalan Dünya'yı seyredeceksiniz diye ben denizden güneşten kopup, İstanbul'daki çalışma odama kapanmak istemiyorum ya! Ben mutluyum burada güneyde! Çok kral güneşyanığı oldum, tenim iyot kokuyor, cırcır böcekleriyle muhabbet ediyorum, balık ve Datça domatesi yemeğe devam etmek istiyorum. Sürekli kitap okuyorum. Oturduğum ev yıkılsa "Hay Allah, kısmet, olsun, şuradan sivrisinek kovucu alırız, bahçede uyuruz," diyecek kıvamda, gevşek, muhallebi kıvamında biriyim artık! Beni sessizce burada, denizin içinde bırakın, şehre dönün, havanın ve suyun derecesiyle de oynamayın, böyle iyi! Yeni sezon, görevler, teslim tarihleri, çekimler, sorumluluklar, toplantılar karşıdan yaldır yaldır geliyor! Döneceğiz, yazacağız, oynayacağız tabii en sonunda. Bu mızmızlanmalar manyak olduğumdan değil. Milyonlarca insan gibi 'tatil dönüşü sendromu' yaşadığımdan! Böyle bir kavram var. Yaz tatiline, dokuz günlük bayram şekerine, uzun yılbaşı tatillerine alışan, döndüğü gün yığılmış e-postaları gördüğünde gözleri dolan, tek siz değilsiniz! Çalışan insanların yüzde 66'sı, uzun tatil dönüşlerinde yoğun stres yaşıyor. Bu gerginlik o kadar güçlü ki, tatil dönüşünün üçüncü gününde, çoğu çalışanın stres derecesi, gitmeden öncekine eşitleniyor! Eğer hüzün, kızgınlık, endişe, yorgunluk, başağrısı, kas ağrısı, işleri zamanında yetiştirememe korkusu ve küçük görevlerin bir dağ gibi büyüdüğü duygusuna sahipseniz, aramıza hoşgeldiniz canım!

HAYAT, SONSUZ TATİL DEĞİL
Bence el ele vermeli, sırt sırta, omuz omuza bu berbat duyguyla başa çıkmalıyız, çünkü, malumunuz, ne siz ne ben Bodrum'a, Marmaris'e veya Tuzla'daki yazlık eve yerleşerek hayatımızı sonsuz bir tatil olarak devam ettirmeyeceğiz büyük ihtimalle! Uzmanlar ne diyorsa yapacağız, bedenimizi ruhumuzu, tıbba bırakacağız! Diyorlar ki: Tatilden işe bir gün önce dönün ki, bavullar ve evle ilgili angaryaları halledecek vakit olsun, ertesi gün, hiç gitmemiş gibi başlayın iş sorumluluklarına. Önce bir görev listesi ve zaman planı yapın ki, panik duygusu azalsın. En kolay aktiviteden başlayın, zor ve yoğun stresli görevlere yavaş yavaş girin. Döndüğünüz günün sabahına çat diye toplantı koydurmayın! Spor yapın, stresle başa çıkmanın en iyi yollarından biridir. Eğer yaz tatilinden döndüyseniz ve yüzmek, tatildeki favori aktivitelerinizden biriyse, bir biçimde devam ettirmeye, örneğin arada bir kapalı havuza gitmeye çalışın.

HEMEN ŞORTTAN TAKIM ELBİSEYE GEÇMEYİN
İşyerinde aniden dramatik hayat değişiklikleri yapmayın. Şort ve parmakarası terlikten lacivert takım elbiseye hemen geçmeyin. Mesela, mesleğiniz uygunsa, ilk haftalarda tatil kıyafetlerine yakın, rahat şeyler giyerek gidin, karpuz yemeyi bırakmayın, iş çıkışı gidip bir limonata için vs. Öğle tatillerini sanki tatildeymiş gibi tamamen işten kopup iyi vakit geçirerek değerlendirin. Hatta hafta sonları, hava soğuyuncaya kadar, günübirlik gezilere çıkmayı deneyin, en azından balkonunuzda takılın, yumuşak bir geçiş yapın. Arkadaş, eş dost ve akrabayla bir araya gelin, tatilden, güzel anlardan konuşun, o zamanları yaşatın. Hatta işyerinde masanızın üzerine tatilden kalan bir fotoğraf, bir anı, şeytan minaresi filan bir şey koyun, güzel günleri anımsamak için. Her gün, az vakit alan, ama hoşunuza gidecek bir şey yaparak kendinizi ödüllendirin. Bir dilim pasta, dışarıda bir kahve içmek, akşam iyi bir film seyretmek gibi. Bundan sonraki tatilinizin hayalini kurarak, tünelin ucunda her zaman ışık olduğunu bu şekilde hissederek motive olun. Bir tavsiye de benden: Japonların yıllık izinlerinin sadece dokuz gün olduğunu düşünerek şükredin!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA