Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NUR ÇİNTAY

Ağacın kökü toprak, insanın kökü ekmek

Evde ne tadımı yapmalı? Ruhu kültür sanatla doyurduktan sonra mideye nerede hitap edilir? Yahudi kirazı da nesi? Kaybolan Lezzetler Festivali'nde neler var? 'Yüzü sıcak ekmeğe gülmez' birini tanıyor musunuz?..

18 MAYIS PAZAR
EKMEĞİNİ KANA DOĞRAMAK
"Yürü bre yalan dünya / Sana konan göçer bir gün / İnsan bir ekin misali / Seni eken biçer bir gün"
Artun Ünsal'ın Nimet Geldi Ekine / Türkiye'nin Ekmeklerinin Öyküsü (YKY), Karacaoğlan'ın bu dizeleriyle başlar. İnsanların ekmek parası için indiği madenden cesetlerinin çıkarıldığı haftanın ardından, yemek üstüne bir şey yazacaksak, bu ancak ekmek olabilir.
"Pek çok atasözünün, deyimin ardında ekmeğin simgesel anlamı gizlidir. Çünkü günlük yaşamda ekmek, en yoksulundan en zenginine, yaşamı betimler" der Artun Ünsal ve ekmekli atasözleriyle devam eder:
Ağacın kökü toprak, insanın kökü ekmektir... Ekmeğini yalnız yiyen yükünü kendi dişiyle kaldırır... Herkes kendi ekmeğine doğru kül çeker... Ekmeksiz ev, köpeksiz köy olmaz... Açlık ekmeğin katığıdır...

EKMEK TEKNESİ, EKMEK KAVGASI...
Ekmekli deyimleri de yine Artun Hoca'dan dinleyelim: "'Ekmek teknesi', insanların çalıştığı işi simgeler; 'ekmek davası' ve 'ekmek kavgası' sürüp gider. Kimi şanslıdır, kimine şans gülmez; Aydınlı şair Ruşenî'nin XV. yüzyılda söylediği gibi 'Kimine veren aş ü kime baksımat', yani kimine yemek kimine kuru ekmek düşer. Kimi 'ekmek elden, su gölden' yani çalışmadan, başkasının kesesinden yaşar. Ne derler öyle insanlara bilir misiniz? 'Ekmek Bedir'in, su Hıdır'ın, yiyin kudurun, için kudurun'; yani başkaları çalışıyor, siz yiyorsunuz, ayıp!"
"'Ekmek uğruna' her şey yapılır. Eğer 'ekmeği bütün' iseniz, kimseye ihtiyacınız yok demektir. Gene de Allah kimseyi 'el ekmeği'ne muhtaç etmesin. Eğitimsizlik de kötü şey, insan iş bulmakta zorlanır, oysa 'okumuşun ekmeği koynundadır'. Unutmayın, 'öğüt veren olur ama ekmek veren olmaz'. Birisinin 'ekmeğini tuzunu yemiş', ondan yardım görmüşseniz sakın 'ekmeği dizinde' yani nankör olmayın; 'ekmek tuz hakkı' diye bir şey vardır. Vefalı bir kimse iseniz, zaten sizin için 'tuz, ekmek hakkı bilir' diyeceklerdir."

EKMEĞİNİ TAŞTAN ÇIKARMAK
"Her insan 'ekmeğini çıkarmak' ister, yetecek kadar para kazanmak ister. 'Ekmek aslanın ağzında'dır, iş bulmak kolay değil. Yoksulluk kötü şey, insan 'kuru ekmeğe muhtaç' olur. Kimi beceriklidir, çalışkandır, 'ekmeğini taştan çıkarır'. Kimi de 'ekmeğini ayağıyla teper', karşısına gelen fırsatı kaçırır." "Kimi zaman yaşamda büyük sıkıntılarla, üzüntülerle karşılaşırsınız, ama katlanır, 'ekmeğinizi kana doğrarsınız'. (...) Kimseyi küçük düşürecek bir söz söylemeyin, 'ekmeğine kuru, ayranına duru' demeyin. Bir de 'yüzü sıcak ekmeğe gülmez' bir insan olmayın, yani asık suratlı olmayın."

19 MAYIS PAZARTESİ

EVDE TADIM GÜNLERİ
Konserveler ne durumda? Merak ediyorduk. Konserve kutularının üstündeki 'Gurme' ibaresinin bir karşılığı var mıydı? Kontrol etmeliydik. Zeytinyağlı barbunyada karar kıldık: Tamek, Tat, Tukaş... Hangisinin hangisi olduğunu ben biliyordum ama E.A., yuvarlak, dikdörtgen, üçgen kaselerde kör tadım yaptı.
Sonuçta hemfikirdik: Sıralama Tat, Tamek, Tukaş şeklinde oldu.
Sonra aklımıza bira tadımı düştü. Meşrutiyet Caddesi'ndeki (Tepebaşı) Comedus'ta güzel peynirler, iyi soğuk etler, özellikli ürünler satılıyor. Marketlerde bulunmayan, iddialı barlarda bile denk gelinmeyen değişik Alman, Belçika, İskoç biraları da cabası...
Yeni keşfim sdz (Salihli Doğal Zeytin), Kantin'den Şemsa'nın acılı krakerleri ve biraz da badem koyduk mu yanına... Tadım bardaklarını da buzlukta soğuttuk mu... Müzik de ona göreyse, yurtdışında bir bara gitmiş kadar olunuyor.
Bu tadımları bir sürü değişik ürünle yapabilirsiniz evde. Piyasadaki farklı yoğurtları test edebilirsiniz mesela sırayla. Hatta tüm içme sularını. Küçük küçük shot bardaklarında... Aralarındaki farka şaşacaksınız.

20 MAYIS SALI

BİR BAŞYAPIT ÜSTÜ BAŞKA BAŞYAPIT
Ben demiyorum 'başyapıt' diye, The Guardian diyor, hatta bütün dünya... New York'ta MoMA'da, Guggenheim Bilbao'da, bu ayarda başka prestijli müzelerde izlenen ve 54. Venedik Bienali'nde Altın Aslan ödülü alan bir video işi bu: The Clock (Saat).
Sabah Cumartesi'deki röportajında Kezban Arca Batıbeki "Ben çekmek isterdim" dedi, öyle gıptalık.
Christian Marclay'in 'filmi', 24 saatlik gerçek zamanlı bir kurgu. Saatiniz 12:00 mi mesela, iki mi var, üç mü geçti; filmdeki binbir türlü kol saati, çalar saat, guguklu saat, saat kulesi an be an sizi teyit ediyor.
Sayısız film sahnesi izliyorsunuz; sinema tarihinden zamanın akışına vurgu yapan binlerce sekans... Pek çok farklı dönem ve tür iç içe geçiyor, garip bir şekilde de bütünleniyor. Müthiş bir fikir, deli bir emek...
'The Clock' Beyoğlu'ndaki Salt'ta. Ve sizin bu satırlara göz attığınız pazar günü son. Tamam, zamana hükmedemezsiniz ama onunla yarışıp 18:00'e kadar bir fırsat yaratsanız keşke.
Çıkışta da bitişikteki Cremeria Milano'dan kendinize bir dondurma ısmarlasanız. Tiramisuludan. Zira o da başyapıt.

21 MAYIS ÇARŞAMBA

ŞEKSPİR AMCANIN ERKEKLERİ
Ne müstesna bir büyüğümüzmüş Şekspir amca; her muhatap olduğunda tekrar etkileniyor insan o anlatımdan, uçsuz bucaksız kelime bolluğundan. Bunu hatırlatan İKSV ile Tiyatro Festivali sponsorları Aygaz, Opet ve Tüpraş'a teşekkür etmek gerek.
19. İstanbul Tiyatro Festivali'nde peş peşe iki Shakespeare izledik: 'Bir Yaz Gecesi Rüyası' ile 'Yanlışlıklar Komedyası'.
Yenilikçi Shakespeare uyarlamalarıyla tanınan İngiliz tiyatro topluluğu Propeller Theatre Company sempatik ve dinamikti. Sahnede hiç kadın olmaması, kadın rollerinin erkekler tarafından canlandırılması da ayrı bir tatlı tecrübeydi. Ah bir de o ağır İngiliz aksanını anlamak o kadar eziyetli olmasa!
Oyunlar Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi'ndeyse, yemek nerede yenir? Mükellef bir sofra ve işinin ehli servis istiyorsanız, hemen yan taraf Borsa. Bir de yenilendikten sonra Divan Oteli'nin restoranına ilk defa gittim; düzgün dünya mutfağı yapıyorlar. İş yemekleri için aklınızda olsun.

22 MAYIS PERŞEMBE

KİRAZ KRİZİ
Yaza girmeden tartının ibresine dair hedefleriniz varsa, öyle bir kilo kirazı yıkayıp kucağınıza alıp ağız tadıyla kanepeye yayılamazsınız. Belki bir avuç, belki sayıyla: On? Sekiz? Altı?
Ve de cinsine göre. Biz bir Napolyon'u tanırız; halbuki Larousse Gastronomique 40 çeşit kiraz sayıp falancanın şu kadar filancanın bu kadar kalori olduğunu söylüyor.
Bir de kiraz adını alan değişik kırmızı meyveler var: 'Ayı kirazı' bir kocayemiş mesela. 'Yahudi kirazı', güveyfeneri... 'Antiller kirazı' ise aslında tartlarda kullanılan, ekşimsi tropikal bir yemiş.
Ama bu mevsimde Napolyon'dan şaşmamak lazım bence; adam o kadar tarihe geçmiş sonuçta...

23 MAYIS CUMA

KAYBOLAN LEZZETLER FESTİVALİ
Sütte levreğe dereotu koyar mısınız? Kırmızıbiberli lorlu zom patlıcan bilir misiniz? Paşa meze?.. Uluslararası Kaybolan Lezzetler Festivali, 6-8 Haziran'da Alaçatı'da.
Bu da gastronomi sohbetleri, özel tadımlar, yemek yarışmaları... Yeme içme temalı filmler, sergiler, kitaplar... Ve Alaçatı'nın zaten daimi fotojenik ortamında keyif garantisi anlamına geliyor.
Niyeti olan, mayıs bitmeden yol/yer rezervasyonunu düşünür.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA