Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Hayat artık kötü bir dekor

Eski mahalleler canlanıyor, eski markalar soylulaşıyor. Kendiliğinden olmuyor bütün bunlar... Arkasında neler mi var?

Bir soylulaştırma/mutenalaştırma (gentrification) gayretidir gidiyor, tüm dünyada da öyle. Kentler bu işte başı çekiyor. Eski, kenarda kıyıda kalmış mahalleler ansızın canlanıyor. Bu 'basübadelmevt' yani ölümden sonra diriliş bazen kendiliğinden oluyor, bazen planlı, programlı bir biçimde. Bir mahalleye ansızın 'entelektüeller' geliyor, yerleşiyor. İnsanlar birbirlerini etkileyip, çekiyor. İyi kötü herkesin temel ihtiyacı diğeriyle uyumlu. Kentin o yakası dolduktan, kirası falan iyice arttıktan sonra insanlar, bu defa yeni bir mekan arayışına giriyor. İkincisi kent plancılarının rant yaratmak için kullandığı yöntemler. Bir mahalleye mesela bir müze yapılıyor. Çevresine bir süre sonra kafeler, kitapçılar, lokantalar, mağazalar açılıyor ve alıp yürüyor mahalle. Bir de doğrudan kentsel dönüşüm planı uygulanıyor birçok mahalleye. Tarlabaşı çok önemli bir örnek. Balat ve çevresi sırada. Kentlerin soylulaşması, mutenalaşması böylesi bir sahne arkasına sahip. Ama acaba soylulaşan sadece kentler mi? Değil! Artık hayattaki her şey soylulaşıyor. Eski markalar mesela. Yıllardır bilinen, orta sınıfın, belki alt orta sınıfın kullanımına terk edilmiş markalara sınıf atlatıldığını görüyoruz. Bu basbayağı bir sabun, bir makarna, bir defter adı olabilir. Kılık kıyafet değiştirerek, ne kadar eski bir 'isim' olduğu vurgulanarak o nesne yeni bir alıcı kitlesinin önüne çıkarılıyor. Şimdi herkesin elinde görülen yabancı bir defter markası biraz cilalandı, ortaya çıkarıldı, sonra bilmem kaç yüz milyon dolara bir başka ülkeye ve işletmeciye satıldı.

RETRO TARZIYLA YAŞIYORUZ
Kendiliğinden olmuyor bu. Arkasında koskoca bir mekanizma var. Öncelikle az önce belirttiğim gibi, işletmecilik bu işte önemli bir rol oynuyor. İkincisi 'asri zamanların' ruhu böyle bir ihtiyaç içinde. Artık 'retro' denen bir hayat tarzıyla yaşıyoruz. İnsanlar geçmişi keşfediyor. Birden bire bakıyorsunuz 30-40 yıl önce yaşadığınız bir dönem, şimdi yeniden güncel hale gelmiş. Şu sıralar 1960 ve 70'leri yaşıyoruz. İnsanlar 'vintage' diye bir âleme girdi. Bit pazarlarına nur yağıyor. O dönemin çantasını, pabucunu, gömleğini, kazağını satan mağazalar mal dayandıramıyor. Yeni modacılar tasarımlarını o ilhamla oluşturuyor. Reklamlarda, ister yazılı, ister sözlü, ister görsel olsun, o eski deyimler, replikler öne çıkmaya başlıyor. Post modern dünyanın hazırladığı bir dalga bu. Geçmişin soylulaştırılması diyorum buna. Post modern hayat, dünyayı bir tiyatro sahnesine çevirdi. Hayatın tiyatrolaşması dememek için bir neden yok. Bu, Shakespeare ustanın "Bir sahnedir tüm dünya," lafından farklı bir tutum. O hayatın tanımını yapıyordu. Post modern zamanların tiyatrosu ise hayatın tanımsızlığına bir işaret. Her şeyin yapay, her şeyin süsleme, her şeyin dekor olabileceğine işaret ediyor bu tutum. Dolayısıyla geçmiş bir tiyatro sahnesine dönüştürülüyor. Oyuna çevriliyor. İtiraf edelim, bu oluşum içinde geçmişle 'oynuyoruz'. Kendimizi bir oyuncuya dönüştürüyoruz. Bir kartondan dekor artık geçmiş. Çok tehlikeli bir özellik de var bu 'yapının' içinde. Geçmiş de dahil her şeyi bir oyuna/sahneye indirgediğimizde realiteden uzaklaşıyoruz. Zira biraz da gerçek bizi rahatsız ettiği için gidip geçmiş denen o dekora sığınıyoruz. Geçmişe ram olmak, onun içinde erimek zaten bir tür hastalıktır. Gerçekten kaçmanın sağlam bir yoludur. Şizofrenik bir haldir. Onu bir de oyuna çevirdiğimizde durum daha da vahimleşiyor. Nostaljinin şu asri zamanlarda hayatımızda çeki taşı gibi bir 'varlığa' dönüşmesinin nedeni de budur. Nostalji artık masum, kendiliğinden bir şey değil ki! O tiyatroyu yaratmak, onun dünyasını kurmak için hazırlanmış en önemli dayanak, en önemli sıçrama tahtası. Nostalji bu niteliği kazanmasa, insanlardaki bu yapay özleme duygusu yaratılmasa, diğer adımlar hiç atılmaz. Hayatın soylulaşması bir tehlike çanıdır!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA