Türkiye'nin en iyi haber sitesi
CEM SANCAR

Diyabet, şifalı bitkiler ve "TOKADA GELMEK"

Uzun süredir diyabetliyim. Şeker hastalığı denen sınavdan geçiyorum. Hastalık kalıtımsal, bütün illetler gibi uyuyup duruyormuş bedende. Spor yaptım, beslenme sistemimi değiştirdim. Zevki sefa denebilecek alışkanlıklarımın çoğundan vazgeçtim

Diyabet beni terbiye etti, desem yeridir. Sabaha kadar oturur, okur yazar, üstüne de yarım kilo dondurma yer, yatardım. Hele ilk romanımı yazarken evden hiç çıkmadım. Eğilip kalkarken dizlerime cam kırıkları batmaya başladı...
Yani, aslında diyabet için bütün ömrüm boyunca sıkı bir alt yapı hazırlamışım. Sinir, stresten hiç bahsetmiyorum!
Her coşkulu tip kadar ben de takıntılı biriyim. Kafayı bu davetsiz misafire, bu illete taktım ve onunla arkadaş oldum. Birlikte yaşamayı öğrendim.
Zamanla dostluğumuz güvenli bir limana kavuşunca arkadaşım, ölçüyü kaçırdığımda, kan şekeri ölçümlerindeki minik dalgalanmalarla belirtiyordu üzüntülerini! Dostumu üzmemek için hemen kesiyordum ben de kaloriyi. İnsan bir dost için yarım porsiyon az yese ne olurdu yani? Değil mi ama!
Allah beni seviyordu usta! Ruhum öyle fırtınalı, nefsim öyle deryalara meyilliydi ki, beni ancak böyle uslandırabilirdi. Daha önce zatımı manevi hallere sokmuş, kendine aşık etmiş, alnımı secdeye koydurmuştu ama... Ancak bu illeti vererek, yani parmağının ucuyla döverek hizaya sokabilmişti beni!
Yıllar böyle geçti, egomun gözlemcisiyle haşır neşir, yuvarlanıp gittik. Ta ki bir gün mühim bir gazetenin com.tr'sinde bir ilan görene kadar! Şeker hastalığından mustarip iseniz bize bakın diyordu ilan. İlaca paydos diyordu!
Bitkisel bir terkip öneriyorlardı. Devletin onayı vardı! Terkibin içindeki bitkilere göz attım. Zaten sabahları çörek otu, tarçın, zencefil kullanmak, zeytin yaprağı çayı içmek, çoktan alışkanlık ettiğim şeylerdi. Reklama, televizyondan tanıdığımız ve ilmine hürmet ettiğimiz bir şifa aliminin fotoğrafını da koymuşlardı. Eh tamamdı yani!

BİR ÖLÇTÜM ŞEKERİMİ: 250!
Bitkilerin sır kapısı son yıllarda açılmıştı. Lokman hekim geri dönüyordu!
Neyse, 'mutlak bilimciliğin' taş kafalı kalıplarını kırmaya ikna olmuş her post modern insan gibi ben de muhafazakar itirazlarımı bir kenara bıraktım, söz konusu adrese bir mail attım. Ertesi gün aradılar. İki paket ısmarladım. Birkaç gün içinde kapıya geldi. Vay be, demek sihirli bir şekilde pankreası tedavi ediyordu ha? Yemeklerden yarım saat önce ikişer tane alacak, iki kutu bitince ömrüm boyunca hap kullanmaktan kurtulacaktım. Tatlıları değil ama, Allah beni affetsin, mangal yapmayı çok özlemiştim. Dikkatle başladım ilacı yutmaya...
İki gün içinde, bir tatsızlık, bir uyku hali başladı önce. Bir ölçtüm şekerimi: 250! Yani fena demek. Hemen kestim lanet ilacı. Bir gün bekledim, yeniden ölçtüm. Normale dönmüştü! Zehirdi bu! İki günde bunu yapmıştı bana.
Sonra durumu firmaya bildirdim. Üç gün içinde kargoyla zehri geri gönderdim. İBAN'ımı istediler, tamam dediler. Bir hafta geçti ses yok, iki hafta geçti ses yok! Telefon açtığımda taşınıyoruz, göndereceğiz, patron uzakta, namaza gitti falan gibisinden oyalama taktikleri. Dördüncü hafta artık celallenmiştim. Estim köpürdüm ama nafile. Beşinci hafta bakla çıktı, "gönderemiyoruz paranızı" dedi telefondaki kadın. Büyük ihtimal ağzında sakız vardı, öyle çak çak, "Elinizden geleni yapınız Jem Bey!"
Amiyane tabirle tokada gelmiş, dolandırılmıştım! Tabii gerekli şikayetleri yaptım. Firma adresinin bile yalan olabileceğini söyledi 174- Alo Gıda hattındaki nazik hanım, "Tek bir ruhsat alıyorlar, hepsi ruhsatlı gibi gösteriyorlar", dedi Gıda Kontrol'deki bey. O zaman anladım, havamız kaç olursa olsun, kim olursak olalım, bu sırtlanların karşısında hepimiz acizdik, yalnızdık be usta! Şifalı bitkiler uzayında bir orman kanunu sürmekteydi hâlâ. Ben erken uyanmış, daha kötü sonuçları engellemiştim. Ya sessiz sedasız, saf insanların durumu? Kim bilir kaç kurban verilmişti oralarda...
Ben şimdi ne mi yapıyorum Çekirge? Başıma gelenin ardındaki hikmeti düşünüyorum bir, şikayetimin sonucunu bekliyorum iki, yeni bir şifalı bitki şeyinin peşindeyim üç...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA