80 öncesinde solculukla tanışanların okuduğu ilk kitap Politzer'in Felsefenin Temel İlkeleri olurdu.
Diyalektik materyalizmin temel ilkelerinin en kaba biçimde anlatıldığı bir kitaptı.
İlkelerden birisi karşıtların birliği ve savaşıdır. Bu yasayı, doğada, toplumda ve bilinçte tüm nesneler, olaylar ve süreçler içlerinde bir karşıtlık, çelişki taşır; gelişmenin kaynağı da bu çelişkidir diye özetleyebiliriz.
Lenin 'Gelişme karşıtların savaşımıdır' diyordu?

Buraya nereden geldim?
KESK davasından...
Aralarında KESK Başkanı Lami Özgen'in de bulunduğu 72 sendikacının davası başladı. Savcılık, sendikacıları KCK'ya üye olmakla suçluyor. İddianameyi okuyunca insan sokağa çıkmaya korkar hale geliyor.
- Kürt siyasal hareketinin kullandığı kelime ve kavramları kullanmak suç.
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü yürüyüşüne katılmak suç.
- Uludere için basın açıklaması yapmak suç.
- Hacı Bektaş Veli Anadolu Vakfı yemeğine katılmak suç.
Daha ne olsun!
Ama bombanın büyüğü şimdi geliyor.
Bu davanın en önemli sanıklarından Lami Özgen, aynı zamanda çözüm sürecine katkı yapmaları için seçilen 63 akil insandan birisi!
Lami Özgen "Hem terörist, hem akil insan olmak, benim, bu ülkenin ve 30 yıldır çözülemeyen Kürt sorununun trajedisini yansıtıyor," demiş.
Sanırım Özgen, diyalektik materyalizmi bilmediği için böyle konuşuyor!
Ben akıl sağlığımı korumak için şöyle düşünmeyi tercih ediyorum:
Türkiye materyalist bir ülkedir. Üstelik diyalektik. Yani kallavi materyalist!
Vücudumuzda her an bazı hücreler ölüp yenileri geliyor; ölüm ve yaşamı aynı anda yaşayabiliyorsak; Lami Özgen de hem terör sanığı hem de akil insan olabilir!
Yaşasın karşıtların birliği ve karşıtların savaşı, yaşasın çelişki!