Türkiye'nin en iyi haber sitesi
METİN SEVER

Gezi eylemi notları

* Bu direniş, Türkiye'nin siyasetinde değişim, dönüşüm yaratacak önemli bir kilometre taşıdır. Sonuçları bugünden yarına değil, daha uzun zamanda ortaya çıkacak derin bir kırılmadır söz konusu olan.
* Bu direniş, apolitik dediğiniz gençlerin apolitik olmadığını, sadece politikadan farklı bir şey anladıklarını gösterdi.
* Bu 'genç ses', bu taze kan için ilerde daha önemli değerlendirmeler yapılacaktır muhakkak. Ama bugünden şunu söyleyebiliriz. Bu sesin temel özellikleri anti-otoriter, merkezin uzağında ve çevreci olmasıdır. Bu yerel siyaset açısından önemlidir bir fırsattır. Önümüzdeki dönemde bunları dikkate almadan siyaset yapmak veya 'Yeni Türkiye' hayali kurmak mümkün değildir.
* Bu eylemleri dış güçlere ve provokatörlere bağlamak yaşananları hafife almak ve yaşananlardan hiçbir şey anlamamak olur.
* Evet, her zaman 'dış güçler' veya 'provokatörler' olabilir, hesap kitap yapanlar vardır. Ama unutmayalım ki, hayat bir satranç tahtası değildir. Hiçbir güç istediği hamleleri istediği zaman ve istediği gibi her zaman yapamaz.
* Ancak, barışçıl bir eyleme sabaha karşı biber gazı ve tazyikli su ile saldırsanız, evlerin içine gaz bombası atıp, eli sopalı polislerle saldırırsanız provokatöre gerek kalmaz!
* Ayrıca acı deneyimlerimizle biliyoruz ki, bu coğrafyada içinde devlet olmayan provokasyon yoktur. Hepsini saymaya gerek yok; isteyenlere 1 Mayıs, Kahramanmaraş katliamlarını hatırlatın. Yani 'devleti' kontrol etmek devletin görevidir!
* Bu coğrafyada iktidarlar değişiyor ama devlet anlayışı hiç değişmiyor. 'Devlet iradesi en iyisini bilir' zihniyeti, sorunları uzlaşma yerine çatışma ile çözme geleneği aynen devam ediyor. 'Yeni Türkiye' kurulacaksa en başta terk edilmesi gereken bu zihniyettir.
* Eğer kavgasız gürültüsüz, kardeşçe yaşamak istiyorsak devleti ele geçirmek yerine, katılımcı demokrasiyi geliştirmek ve devleti 'sönümlendirmek' zorundayız.
* Devlet geleneği bu coğrafyada aynı zamanda 'toplumu da devletleştirmiştir'. 'Cumhuriyet mitingleri' de, Rize'deki linç girişimi de bunun sonucudur.
* Toplumun geniş kesimlerini ilgilendiren olaylarda 'ben yaptım oldu', 'kervan yolda toparlanır' demek olmaz.
* Atatürkçü toplum mühendisliği ile diğer toplum mühendisleri arasında hiç bir fark yoktur. İkisi de sonuçta 'mühendisliktir!'
* Yüzde 50 oy almış olsanız bile toplum mühendisliği ile demokrasi yan yana yürümez.
* Bizim ülkenin dinamikleri tuhaftır. Her şeyi uzlaşma ile değil çatışma ile çözme geleneğinin sonucudur bu. Lakin bilelim ki barış, demokrasi ile tamamlanmak zorundadır. Katılımcı demokrasi olmadan barış da olmaz.
* Çatışmayı, kutuplaşmayı önlemin yolu 'yüzde 50'yi tutuyoruz' yaklaşımından değil; eylemcilerle empati kurmaktan geçer. Türbanlı kızlarının üniversiteye girememesinin acısını yaşamış dindarlar ve muhafazakarlar için bu acı bir empati imkanı sağlamalıdır.
* Eylemciler de bilmeli ki, bu ülkede demokratikleşmenin yolu Kürt sorunun çözümünden geçer. Sadece AK Parti karşıtlığı ile demokrat olunmaz. Kürt meselesinin çözümüne yönelik yanıt demokrasi samimiyetinin turnusol kağıdıdır. Yani hem ulusalcı hem demokrat olmak pek mümkün değildir!
* Demokrasi adına önemli bir kazanım elde edilmiştir. Bu kazanımın 'eski Türkiye'nin şiddete meyilli malum güçleri tarafından 'çalınması' mutlaka önlenmelidir.
* Ve sanırım, ülkeyi yönetenlerin mutlaka sosyoloji bilmesi gerekiyor!

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA