Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERMAN TOROĞLU

Menajer bataklığı

Yerli, yabancı bütün futbolcuları aynı menajerden alan yönetici ve teknik direktörler bu işten komisyon alırlar mı, almazlar mı? Bu işlerden dolayı benim yıllardır midem bulanıyor, aklım karışıyor.

Spor yorumcusu iddia oynamamalı. Antrenör, futbolcu, yönetici bahis oynamamalı. Federasyon görevlileri bahis oynamamalı, hakem bahis oynamamalı. Bazıları "Biz oynamıyoruz" diyorlar ama yalan söylüyorlar. Annelerinin, babalarının, kardeşlerinin adına oynuyorlar. Bu işin ideali. Dönelim öbür tarafa... Takriben 8-10 yıldır bu menajerlik sistemine taktım. Takmamak elde değil. Düşünebiliyor musunuz, bir takımın aldığı yerli ve yabancı oyuncularının tamamının menajeri aynı isim. Peki bu isim yarın bir gün bu futbolculardan birini teknik direktör oynatmazsa bu o teknik direktörü tehdit etmez mi soruyorum size. Veya paraları verilmezse yönetici veya başkanları tehdit etmez mi? Veya bütün bu futbolcuları (yerli veya yabancı) alan yönetici ve teknik direktörler bu işten komisyon alırlar mı almazlar mı? Tesadüf eseri bütün bu iyi oyuncular aynı menajerin altında mı toplanıyorlar. Mesela bana kulüp olarak sağ bek veya sol açık lazım. Benim menajerimin dükkanında yoksa başka dükkandan alamaz mıyım? Bu futbolcular alınırken arada teknik direktörlere veya yöneticilere belli paralar veriliyor mu yem olarak? Bir futbol takımında niye değişik menajerlerin futbolcuları oynamaz. Bu işlerden dolayı benim yıllardır midem bulanıyor, aklım karışıyor. Bu menajerlerin bazılarıyla konuştuğunda enteresan şeyler anlatıyorlar. Ama bunları resmi olarak anlatın dendiğinde hepsi kaçıyorlar. Demek ki bunların da bazı bağlantıları var ki hepsi birbirine gebe kalmışlar. UEFA da FIFA da bu işlerden son derece rahatsız. Belki de bu menajerlik sistemini kaldırıp mukaveleleri avukat bürolarına yaptıracaklar. Bence doğru yaparlar. Takımlarda çalışan teknik direktörlerin, milli takımlarda çalışan teknik adamların, basında görev alan yazarların yakın akrabaları menajerlik yapabilirler mi veya yapıyorlar mı? Bunların hepsini üst üste koyduğunuzda karşınıza çok tuhaf görüntüler çıkıyor. Eğer sıkıyorsa kulüpler hangi menajerlerden hangi futbolcuları almışlar bir açıklasınlar görelim. Zor bir iş değil. Kamuoyu ve taraftarlar aydınlansın. Verilen paralar nerelere gidiyor. Taraftarlar nasıl söğüşleniyorlar veya tam tersi her şey çok düzgün yapılıyordur da bizim haberimiz olmuyordur! Ama bunları kimse resmiyete dökemiyor. Daha doğrusu yaşayanlar. Hatta futbolcu alım satımında komisyon alan teknik direktörler için "Çok doğal, bu dünyanın her tarafında oluyor" diyenler de var. Demek ki komisyon veya para verirsen ilk 11'de oynarsın. Yok, yüzde 50 verirsen 18'e girersin, vermezsen 18'de bile olamazsın demektir bu işler. Bu yazdıklarım çok kimseye fıkra gibi gelebilir ama sevgili okuyucular bunlar fıkra değil maalesef gerçek. Ne hülle transferler yapılıyor bu ülkede. Diyelim bir kulüp bir futbolcuyu almak istiyor. Fakat o futbolcu tanıdık, bildiğiniz (!) menajerin elinde değil. O iş yaptığınız menajer o futbolcunun menajerine gidiyor eğer bu futbolcunun hakkını bana verirsen ben onu şuraya transfer edeceğim. Yoksa o iş olmaz diyor. Daha neler neler...

NOT: Yukarıda futbolcu da bahis oynamamalı diye yazdım. Bazıları şunu söyleyebilir: "Futbolcu takımının galibiyetine bahis oynar." Doğrudur. Geçmiş yıllarda Türkiye'de olduğu gibi 89. dakikada bir takım rakibe gol attığında gol atan takımın iki oyuncusu "Allah ne oldu" diye iki ellerini kafalarının üzerine koyarlarsa o zaman ne yaparsınız? Yıllar önce Kale Arkası programında böyle bir görüntüyü Hıncal Uluç ile beraber tartışmıştık. Yani olmaz demeyin. Burası Türkiye her şey olur.

AYSAL KONGREYLE TEHDİT EDİYOR!
Galatasaraylılar bir tane yıldız yapıp içine girdiler. Herhalde Ünal Aysal'ın 4. yıldızı buydu. Çünkü Ünal Aysal gelirken bu kulübe neler vaat etti, şimdi neler yapıyor. İnanılır gibi değil. Ama G.Saray'ı hep kongreyle tehdit ediyor. Kim onu eleştirirse yönetimden uzaklaştırıyor, yerine yenilerini alıyor. G.Saray camiası diyor ki "Biz batıya açılan pencereyiz." Zaman zaman da F.Bahçe'ye sallıyorlar. Aslında G.Saray pek batıya açılan pencere değil. G.Saray'ın arkasında Boğazkesen diye bir cadde var. Bu Boğazkesen'i iki yönlü olarak tartışıyorlar. Kimileri boğazı dik kesen bir yol olduğu için bu ismin verildiğini söylüyor. Ama İstanbul'da bunun gibi boğazı dik kesen bin tane yol bulurum. Kimileri ise eskiden orada boğaz keserek adam öldürdüklerini söylüyor. Şu anda da Galatasaray yönetiminde başkan istemediği oyuncuları o boğazkesen yolunun üzerinden denize doğru itiyor. Boğazın sularına atıyor. Onların boğazını kesmiyor ama idarecilerinin yolunu kesiyor.

KIRKPINAR'IN ZEMİNİ BİLE DAHA İYİ!
Daha sezon başı ama takımlarda sakatlıklar fazla. Bazıları için "Zaten transfer edildiğinde sakattı" deniyor. Bazıları da antrenmanda sakatlanıyor. Diğerleri de maçta. Ama Türkiye'de futbol zeminleri rezalet. Peki bunları kim düzeltecek. Kulüpler yayıncı kuruluşa, "Daha fazla para verin" diye hep salvolar atıyorlar. Peki "Stattaki zemin düzeltilsin"diye kimse bir şey yapıyor mu? Hayır. Bilardo, bilardo masasında oynanır, basketbol, basketbol sahasında oynanır. Kırkpınar çayırda oynanır. Peki bu seneki son bir aydır Türkiye'deki 7-8 sahanın zemini alın, daha geçen ay Kırkpınar güreşleri yapıldı. Bir de oradaki zemini alın ekranı ikiye bölün. Bir tarafta güreş yaptırın bir tarafta futbol oynatın. Eğer fark varsa gelin o zaman konuşalım.

ZEKERİYA ALP DE HAKEMLERE BENZEDİ!
Zekeriya Alp, "Hakemlere çok güzel eğitim veriyoruz" diyor ve ekliyor: "Yorumcular bu konularda geri kalmış." Aynı Zekeriya Alp geçen yıl ben Selanik'teyken telefonla arıyor birçok konuda en az bir saat konuşuyoruz. Sonra da aynı Alp, "Hakemler için konuşanlar seminerlere gelmiyor. Bunu herkese bildirdik" diyor. Ama Alp'in bu röportajı yaptığı Atilla Türker hiçbir hakem seminerini kaçırmaz. Türker, Alp'e diyor ki: "Benim de haberim olmadı başkan." Alp'ten cevap yok. Alp de aynı bizim hakemlere benzedi anlaşılan. Beşiktaş-Çaykur Rizespor maçında hakem Hüseyin Göçek aynı maçta aynı pozisyona iki ayrı karar verdi. TRT Spor'da Sergen Yalçın ile yaptığım Futbol Arenası programında ekranı ikiye bölerek görüntüleri anlattım ama kimseden çıt çıkmadı. O programda size daha bunun gibi çok örnekler getireceğim. Fazla da konuşmayacağım, görüntüler her şeyi anlatacak zaten.

VAHİD HALİLHODZİC DOĞRUYU YAPIYOR
Bence Trabzonspor'un performansındaki en büyük olay Vahid Halilhodzic. Boşnak teknik adam, Türkiye'deki genel insanlar gibi olaya pembe bakmıyor. Gerçekleri görüyor ve konuşuyor. Bunu da saklamıyor. Etrafıyla paylaşıyor. Helal olsun bence doğru gidiyor.

A SPOR'A BAŞARILAR
Yıllar önce Sabah grubunda çalışıyorum. Hem gazetede hem televizyonda. Pazar akşamları ayrı bir spor programı yapıyorum. Pazartesi günleri Hıncal Uluç'la Kale Arkası'nı yapıyoruz. Kale Arkası gece saat 23.00'te yayınlanıyordu. Bayağı da güzel seyircisi vardı. Çok da keyifli oluyordu. Hıncal da keyif alıyordu ben de. 23.00'te olan programı bir ay sonra 23.30'a aldılar. Sonra 00.00, 00.30 derken program 01.00'e geldi. İkimiz de sinirlendik. Sonra bana Show TV'den teklif geldi ve ben ayrıldım. Ayrılırken bir atv yöneticisi şunları söyledi: "Ermancım sen futbol diyorsun ama Türkiye'de futboldan önemli şeyler var. Futbol programları iş yapmıyor. Onun için biz futbola fazla önem vermiyoruz." Peki dedim gittim. Ama şimdi bakıyorsunuz televizyonlar spor kanalları kurmak mecburiyetinde kalıyorlar. İşte NTV Spor, işte TRT Spor, işte A Spor. Çok da doğru yapıyorlar. Büyük bir ihtiyaç var. Türkiye'nin namuslu sporculara, namuslu spor adamlarına namuslu yorumculara ve namuslu televizyonlara ihtiyacı var. Hele bir de rekabet olursa, çok da güzel olur, tadından yenmez. Bakın nerelerden nerelere gelmişiz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA