Senelerdir vurguluyorum; ülkemizde dünyada benzeri olmayan bir 3 büyükler var. Çok az bir kesim hariç herkes 3 büyük takımdan birinin taraftarı. 3 büyüklerin her birinin aşağı yukarı 20 milyon taraftarı ve büyük de bir rekabet var. Bu yüzden hakemlere başka bir ülkede benzeri görülmeyen bir baskı uygulanıyor. Bu yıpratıcı büyük baskı yüzünden hakemler çoğunlukla hataları büyük takımlar lehine yapıyor. Aksi halde kıyametler kopuyor. Gelelim G.Saray- Mersin maçına. Süleyman Abay'ın Dany'e gösterdiği kırmızı kartın hiç tartışması yok. Ama o pozisyonda kaleci Muslera dahil 11 futbolcu hakeme yoğun bir baskı uyguladı. Ardından devre sonunda Fatih Terim tribüne gönderildi. Gönderiliş biçimine tepkiler vardı. Son seminerde hakemlere verilen bir uygulama var. Teknik direktör elindeki bir şeyi hakeme kızıp yere fırlatırsa tribüne yollanacak. Bu kural çerçevesinde hakemin bu kararı da doğru.
GENÇLERİN İDOLÜ
Mukayeseli bir örnek verelim. Madrid'de Norveçli hakemini verdiği yanlış bir faul, 3. golü getirdi. Burak'a yapılan net penaltıyı vermediği gibi bir de kendisini aldattığı gerekçesiyle sarı kart gösterdi. O kadar büyük hataydı ki o penaltıyı çalsa ve atış gol olsa belki de G.Saray'ın rövanşta ufacık da olsa bir şansı olacaktı. Ama o pozisyon sonrası ne futbolculardan ne kulübeden bir tepki gelmedi. Neden? Çünkü hepsi biliyor ki uluslararası arenada bu konularda af yok. Fatih Terim Türk futboluna tarihi başarılar kazandırdı. Fiorentina ve Milan'da görev yapıp taraflı tarafsız herkesin takdirini kazandı. 20 senedir o kadar başarılarla dolu bir teknik adamlık hayatı var ki. Bir şeyleri ıspat etmek için kendisiyle ilgili hiçbir kaygısı yok. İlaveten geçen sene G.Saray'ı şampiyon yaptı. Bu sene de Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek final oynuyor. Fatih Terim genç teknik direktörlerin de idolü. Bu konumdaki bir teknik adamın cumartesi gecesi saha içinde yaptıklarını ve maç sonrası beyanatlarını mazur görmek mümkün değil. Terim, zeki bir insandır. Yaptığı hatayı 24 saat sonra sakinleştiğinde mutlaka anlayıp kendisini sorgulamıştır. Son eleştirim Hasan Şaş ve Ümit Davala'ya. Kaptan gemiyi terk etmiş, size önemli işler düşecekken ikinizin birden ihraç edilmesi düşündürücü.
