Dünya Kupası'ndan sonra köşemden yaptığım genel analizimin kısaca özeti şöyleydi: "Futbol artık iyice basketbola benzedi. Başarı için mutlaka takım savunmasını iyi uygulamak lazım." Dünya Kupası'nda da bilhassa elemeler başladıktan sonra final de dahil savunma güvencesi ön plana çıktı. Bu ilkeye uymayan Brezilya ise çok ağır bir fatura ödedi.
Bizim takımlarımız da Avrupa kupalarındaki ön eleme maçlarında bu ilkeyi ön plana alarak doğruyu yaptılar. Beşiktaş, Arsenal gibi güçlü ve ofansif gücü yüksek takımdan 2 maçta 1 gol yedi. Bir tane atabilse büyük bir olaya damga vuracaklardı. O pozisyonlar da ele geçti. Karabükspor kendisinden çok daha güçlü ve kupalarda deneyimli iki takım olan Rosenborg ve Saint- Etienne'den 2'şer maçta toplam 1'er gol yedi.
Eğer seri penaltılarda son anda ele geçirdiği avantajı değerlendirse müthiş bir iş yapacak. Trabzonsor da benzer görüntülerle turu çok rahat geçti. İlk turda elenen Bursaspor ise 210 dakikada gol yemedi. Ama gol de atamadı. Şenol Güneş ve Rıza Çalımbay, maçlarından sonra 'Yenilgileri hak etmedik' dediler. "Ele geçirdiğimiz fırsatları değerlendiremedik" dediler. Bursaspor geri 4'lüsünün çağ dışı ofsayt taktiği yüzünden iyi oynamayan G.Saray'dan hem 2 gol yedi. Hem de kaleci Harun farkı önledi. Beşiktaş maçında Mersin İdmanyurdu ikinci yarıda 2 pozisyon buldu ama kalece Nihat 6 net gol kurtardı. Böyle bir tablo da Bursa ve Mersin İdmanyurdu nasıl yenilgiyi hak etmemiş anlam veremedim.