Tur Operatörleri Platformu Sözcüsü Cem Polatoğlu, finansal zorluk yaşayan tur şirketlerinin zararına turlar düzenlediğini ve bir süre sonra çıkmaza girdiklerini söyledi.
Bu durumda tur satın alan müşterilerin de zor durumda kaldığını dile getiren Polatoğlu, ''Her bayram öncesi veya ertesi batan firmaların ceremesini biz geride kalan acentalar çekiyoruz. Her ne kadar şu kadar senelik turizmciyiz, kendi yerimiz desek de alacağımız cevap değişmiyor. Güven vermek zorlaşıyor'' dedi.
Mevcut sigortanın sisteme hiç bir faydası olmadığını savunan Polatoğlu, ''Sigorta poliçesinde 'iflasa karşı' yazıyor ama hikaye. Şirket uçmuş gitmiş. Şirket önce iflas masasına gidecek de eldeki mallar satılacak da 2 masa 1 kasayı böl mağdur yolcu sayısına. Kuruş ellerine geçmez'' diye konuştu.
''Çare Tur Operatörlüğü Sistemi''
Yaşanan sıkıntıların giderilmesi için ''Tur Operatörlüğü Sistemi'' önerisini getiren Polatoğlu, şunları kaydetti:
''Peki, teminat mı vereceğiz? Almanya'daki sistem gibi parayı veren tur Operatörü mü olacak? Yok o kadar değil. Öyle 1 milyon avro teminat veren tur operatörü olsun diye bir şey yok. Zaten batan firmaların zararını 1 milyon avro da kurtarmaz. Ortalama 700 avro olan turlarda 5 bin yolcu mağdur olsa zaten 3.5 milyon avro yapar. Bayramda 20 bin veya daha fazla taşıyan acentalar olduğu düşünülürse Alman sistemi sadece 3, 5 tane holding veya sermayesi çok güçlü acentaya yarar. Ayrıca bu sistem bazı bölge veya turizm çeşitlemelerinde uzman olan küçük acentaları batıracağı gibi, Türk turizminin çeşitliliği ve gelişmesini de engeller.
Alternatif turlarda bölgenin taşını, yolunu, mola yerini, içme suyunu bilen uzman bir arkadaşımızın sahip olduğu ve turun da başında bulunduğu acentanın kapanması turizmi baltalar. Keza aynı şekilde kültür, sağlık, dalış, hobi gibi 44 çeşit turizm yelpazesinde uzman acentaların batışı Türk turizmine zarar verir.
İngiliz sisteminde küçük acentaları da korur ve turizmin 44 dalını yaşatırız. Bu sistemde sigorta şirketi bir tur battığında hemen ertesi gün tüm mağdurların parasını öder. İşin tek doğrusu budur. Yani bu sistemde sigorta şirketi Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) ya da Bakanlığa 'ben bu şirketin tüm yolcularını yüzde yüz mağduriyete karşı sigortalıyorum' diyecek. Bir nevi acentaya sertifika, yolcusuna full teminatlı poliçe verecek. İşte bu güce, bu sertifikaya sahip acenta tur operatörü sayılacak. Bunun için de acentanın trilyonları olması gerekmeyecek.''
''Peki bu nasıl olacak?''
Polatoğlu, sistemin nasıl işleyeceğiyle ilgili olarak, ''Bu, benimle sigorta şirketi arasındaki pazarlığa, işgücüme, mal varlığıma ve güvene dayalı bir sistem olacak'' dedi.
Sigorta şirketinin sigorta kapsamına alacağı acentaya ''Sen kimsin, kaç senelik firmasın, ciron nedir, bu sene kaç para vergi verdin, şirketinde kaç kişi çalışıyor, senede kaç kişi taşıyorsun, turların ortalama kaç para, tek seferde kaç kişi gönderiyorsun, tüm yolcularının mağduriyetini kapsayacak bir şemsiye için bana ne teminat göstereceksin?'' gibi sorular yönelteceğini belirten Polatoğlu, ''Eğer sigorta firması acentayı güvenli buluyorsa, örneğin kişi başı 10 avroya sigorta yapacak, daha az güvenli bulursa 15'e veya 20 avroya, yok hiç güvenli bulmaz ve sigorta yapmazsa bende bir sorun var demektir. O zaman evimi barkımı teminat göstereceğim. Acentalar, eyvah işimiz azalacak dememeli. Aksine tur şirketlerinin işleri artacak. Böyle bir belgeyi ve sigortayı sadece TÜRSAB'a bağlı seyahat acentaları alabileceği için, özellikle internetten yapılan ve piyasanın yüzde 85'ine hakim olan kaçak acentalar azalacak. Sigortasız tur alan turistler de para ödediği şirket kaçarsa kaderine razı olacak.''
