Tam bir yıl geçmiş, vay ki vay!.. Oysa daha dün gibi; Mardin'de Bilge köyü katliamını duyup gelinebilecek en kısa sürede ulaşmıştık olay yerine. Böyle bir kanlı zulümlü, böyle bir kalp parçalayan, keder solutan olayı yansıtabilmek için nafile yarışlara girmiştik meslektaşlar arası. Denk gelmişti, o ölüm kuyusuna dönen eve ilk ben girip görüntülemiştim dehşetin tortularını. O gün bugündür herkese kapatılıp, yaraları tımar edilen, duvarları sıvanıp, boyanıp, damı aktarılan, camı çerçevesi değişen eve bu haliyle de ilk giren gazeteci olmak bana kısmetmiş. Şimdi, ev sahibi olan muhtar babası yerine geriye kalabilen 2 oğuldan büyüğü ikamet ediyor orada. Sadece kendi eşi ve çocukları değil, dul kalan kadınlar, yetim öksüz kalan yavrular da şimdi pırıl pırıl edilmiş o katliam odasında yaşayıp, gün tüketiyor. Canlarını çok sıkan bir haberi baştan verdiler ben de hemen size naklederek başlayayım. "Savaş Abi, katliam gününden beri 61 çocuğun doyması için yemek yapılan aş evi kapatılıyor. Mardin Valiliği yarından (bugün) itibaren çocuklara erzak, aşçı ve yemek yardımını kesiyor. Şaşırdık, üzüldük, kırıldık..."
'MİNİBÜS HATLARI VAR'
Ne olacak peki?
Yeni muhtar Abdurrahman Çelebi yanıtlıyor: "Çoğu anasız babasız, 61 yavrumuz var. Bunları beslemeye gücümüz yetmeyecek sefillik çıkacak."
Söylemediniz mi vali beye?
"Söyledik ama kimse sözümüze itibar etmiyor." Sıkıntının bu kadar büyük olduğunu görünce hemen görüşüyorum Mardin Valisi Hasan Duruer'le. Oldukça ketum davranıyor Vali Bey: "Aşçı kursu açtık, kadınları göndermediler. Bilge köylüler aslında zengin. Minibüs hatları, kamyonları, evleri var. Yemek devam etsin diye teklif dahi etmem. Bilge köyü olayı Mardin'in imajını bozuyor, unutmak unutturmak lazım."
İSYANLARI ARTIYOR
Bunu köylülere naklettiğimde üzüntü ve sitemleri daha da artıyor: "Biz de devlete yük olmaz istemeyiz, acıları unutmayı, olayın izlerini kaldırmayı arzularız. İyi de bu çocukların yeme içmesiyle ne alakası var bunun? Köyde ölen ve göçenlerden sonra 4 kadın kaldı eli iş tutan. Onlar da hem kendi çocuklarına hem de yetim öksüzlere bakıyorlar. 2-3 kişinin minibüs hattı ve parası var doğrudur. Diğer yoksul aileler ne olacak? Başka bir çivi çaktılarsa alıp o çiviyi de götürsünler. Dava Çorum'a alındı. Bir defa yol paramızı verdiler o kadar. Katillerin ailelerine Kırklareli'nde özel evler satın alınıp yerleştirildi. Ölen korucuların maaşları, tazminatları ödenmiyor o günden beri. Bu yaranın kapanması için gerekirse 3-5 yıl daha destek olmalı bize devletimiz. Kalan çocuklar intikam ateşiyle değil, barış ve huzur duygusuyla büyüsün diye yapılmalı bu."
HEDİYE'NİN KADERİ...
O ölüm odasından tek kurtulan 3 yaşındaki Hediye'yi, yaralı yattığı hastanede ziyaret etmiştim. Küçük kız, mermi giren sol kolunu artık kullanamıyor.