Bundan beş yıl önce "Bu kitap bir harita, bir kaçış planıdır" diye başlayan Tanrılar Okulu isimli kitabı elime aldığımda hayatıma nasıl yön vereceğim konusunda bir ikilem yaşıyordum. Kitabı bitirdiğimde, yazar Stefano Elio D'Anna'nın "Dreamer" (Hayalci) isimli baş karakteri üzerinden anlattığından anladığım şuydu: "Ne olursa olsun küllerinden yeniden doğ." Tüm dünyada en çok satanlar listesine giren, dünyanın dört bir yanında "liderlik" üzerine konferanslar veren sosyoloji profesörü D'Anna'nın başarısını sorgulama sırası, beş yıl sonra bana geldi. Sordum, "Peki siz hayatta neyi başardınız?"" Genç yaşta böbrek hastası oldum. 27 yaşında karımı ve işimi kaybettim. Hayatımı yeniden inşa ettim." Hayata yenik başlayan şimdi ise İtalya'da kurduğu okulda toplumun "liderlerini" yetiştiren biri için cevap, yeterince tatmin ediciydi. D'Anna'nın felsefesi, bireyin kendi başına gelenleri kabul etme sorumluğundan yola çıkarak iyiyi hayal etmesi, daha doğrusu istemesi üzerine kurulu: "Hep 'İyiyi hayal ediyoruz ama neden dünyada olup biten çoğu şey kötü?' diye soruyoruz. Çünkü kendimizi sevdiğimizi ve güzel şeyler istediğimizi sanıyoruz. Öyle ya bir kötülük oluyorsa bunun bizimle ilgisi yoktur. Gerçek şu ki kendimizi sevmiyoruz ve başımıza gelenleri kabul edecek zihinsel seviyede değiliz." D'Anna, insanın elinde bir kumanda mönüsü olsa, aşırı yemek yemeyi, sigara içmeyi veya olumsuz herhangi bir duygu tuşlayacağını söylüyor: "Bir düşünün, cennettesiniz. Ölüm, kıtlık, hastalık yok; faturalar yok; mali kriz yok. Gazete yok, sigara, kahve ve cinsel yaşam yok. Ne sıkıcı değil mi? Hemen cehennem nerede diye düşüneceksiniz. Halbuki bizim yapmamız gereken cenneti düşünmek değil, yaratmak."
NEDEN İYİMSER FİLM YOK?
İnsanların zamanlarının çoğunu dışarıda geçirerek olumsuz duygularla beslendiğini savunan D'Anna, "Mesela sinemaya gidiyorsunuz. Siz hiç yüzde yüz iyimser bir Hollywood filmi gördünüz mü? Yok. Neden? Çünkü böyle bir filmi kimse izlemez. Biz felaketler, ayrılıklar, yıkımlar görmek istiyoruz. Dreamer diyor ki 'Eve git'. Çünkü evimiz kendi içimizi yansıtıyor. Bunu gençlere öğretmemiz ve sanal gerçeklerden kurtulmalarını sağlamamız gerek." Dünyaya umut ve hayal etme gücü aşılayan D'Anna'nın insanlık adına kötümser olduğunu söyleyebilir miyiz? "Ben bireye inanıyorum. İnsanların gruplar halinde yaptıklarının sorumluğunu almalarını beklemek, aptalca bir iyimserlik olur. İş bireylerde bitiyor."