Adı şimdiye kadar hiç gündeme gelmedi. Ancak Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk eğitim neferlerinden biriydi, Nuriye Erinç... Osmanlı'da sarayı korumakla görevli Hassa Ordusu'nda asker olan İshak Bey'in kızı olarak 1911'de, İstanbul Cerrahpaşa'da dünyaya geldi. Mahalle mektebinin ardından Çapa Kız Öğretmen Okulu'nda yatılı eğitim gören Erinç, 1930'da öğretmen olarak Denizli'ye gitti. Burada göreve başlayan Erinç, bir yıl sonra Afyon savcısı olan Mehmet Tevfik Erinç ile dünya evine girerek Afyon'a yerleşti. Afyon'daki Kadın Ana İlkokulu ve Gedik Ahmet Paşa Mektebi'nde de öğretmenlik yapan Erinç'in meslek hayatı tam 10 yıl sürdü. Severek yaptığı öğretmenliği kızı Gülsan'ın dünyaya gelmesinin ardından bırakmak zorunda kalan Erinç, meslek hayatı boyunca aralarında profesörlerin de bulunduğu yüzlerce aydın yetiştirdi. Onun bu yönünü, ailesi ve yakınları dışında kimse bilmedi.
ATA 'MERHABA' DEDİ
Ancak 22 Nisan'da tam 100 yaşına basan Erinç, böbrek ve kalp rahatsızlığı nedeniyle İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kaldırıldı. Bir hafta yoğun bakımda kalan Erinç, geçtiğimiz çarşamba yaşamını yitirdi. Erinç'in cenazesi Üsküdar Şakirin Camisi'nde kılınan cenaze namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı'nda toprağa verildi. Erinç'in tek çocuğu olan kızı Gülsan Erinç (75), annesinin öğretmenlik hayatındaki en unutulmaz anısının Mustafa Kemal Atatürk ile karşılaşması olduğunu belirtti. Erinç o anıyı şöyle anlattı: "Annem, 1933'te Afyon'da öğretmenlik yaparken Atatürk şehre geliyor. O yıllarda annem henüz 22 yaşında genç bir öğretmen. Annem öğrencileriyle birlikte Atatürk'ü karşılıyor. Karşılama sırasında Atatürk annemin önünde duruyor ve 'Merhaba öğretmen' diyor. Annem heyecandan titriyor, konuşamıyor. O an yaşadığı heyecan ve mutluluğu 'Bana merhaba öğretmen dedi' diyerek anlatır, ağlardı."
'İDEALİST BİR ÖĞRETMENDİ'
Çapa Kız Öğretmen Okulu'nun ilk mezunlarından olan annesinin kuşağının son temsilcisi olduğunu anlatan Erinç, şunları söyledi: "Geçen yıl hayatını kaybeden ilk kadın öğretmenlerden Refet Angın'dan 4 yaş büyük annem. İdealist bir öğretmendi. İstanbul'da doğup büyümesine rağmen o yıllarda, meslek aşkı ile Anadolu'ya gitmiş. Annem ilk öğretmenlik günlerinde yaşadığı bir olayı da hep anlatırdı. Dersin ardından çocukları dışarı çıkarıp jimnastik yaptırmak istiyor. Çocukları okulun önünde topluyor. Ancak bir bakıyor ki ayakkabısını eline alan kaçıyor. Dışarı çıktığında bir tek öğrenci bile kalmıyor. Annem, öğrencilerinin nasıl çil yavrusu gibi dağıldıklarını 'Bu bana ilk ders oldu' deyip, gülerek anlatırdı. Ömrü boyunca hiç sigara ve içki içmedi. Sağlıklı yaşamaya dikkat ederdi."