Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin eski başhekimi Prof. Dr. Suat Turgut, oğlunun ölümün ardından ilk kez SABAH'a konuştu. Şimdilerde Kavacık'taki Medistate Hastanesi'nde başhekimlik yapan Prof. Turgut, motosiklet kazasında yaşamını yitiren oğlu Nurullah Turgut'un yokluğunu kabullenmeye çalışıyor. Bugüne kadar binlerce insanın ölümüne tanıklık ettiğini ancak evlat acısının tarifinin olmadığını söyleyen Prof. Turgut, "Bu bambaşka bir acıymış. Sadece yaşayan anlar. Dayanılır gibi değil. Kabul edilmesi zor bir ölüm" dedi. Şişli Etfal Hastanesi'nde başhekimlik yaparken her gece acil servise en az dört motosiklet kazası vakası geldiğini söyleyen Prof. Turgut, "Günün birinde oğlumun da başına gelecek diye korkardım. 'Sen dikkatli sürsen de, kendini bilmezin biri yoluna çıkar' derdim. İçime doğmuş sanki. Zaten motorunu benden gizli almıştı. Satın aldıktan 6 gün sonra haberim oldu. 6 ay boyunca eğitimini almış, ondan bile haberim olmadı" diye konuştu. Prof. Turgut, Nurullah'ın cansız bedeninin emekli olduğu hastanenin morguna getirilmesinden sonra doktorların, acı haberi gece yarısı evine kadar gelip verdiğini söyledi ve ekledi: "O an neler yaşadığımızı anlatamam. Eşim, küçük oğlum hepimiz yıkıldık. Sonrasında çok düşündüm. İyi ki o hastaneden emekli olmuşum. Aksi halde binaya bir daha giremezdim. Sanki öleceğini hissetmiş. Haberimiz yokken hayat sigortası yaptırmış, ölüm teminatı da koydurmuş."
SADECE BİRKAÇ SANİYE...
Kaza anının görüntülerini izlediğini ve uzun süre kendine gelemediğini dile getiren Prof. Turgut, yaşadığı acıyı şu cümlelerle ifade etti: "O gün gözyaşım hiç dinmedi. Mayısta Berlin Teknik Üniversitesi'nde doktora yapmaya gidecekti. Taksim'e de Almanca kursuna gidiyordu. Kaza akşamı da kurstan çıkmıştı. Birkaç saniye önce ya da sonra çıksa kaza olmayacaktı. Görüntüleri izledikten sonra böyle şeyler düşünmeye başladım. Birkaç saniye her şeyi değiştirebilirmiş." Prof. Turgut, kazaya yol açan taksi şoförü hakkında 6 yıl hapis cezası istenmesini ise şöyle yorumladı: "Taksici öyle bir hızla yönünü değiştiriyor ki yavrumun çarpmaması mümkün değilmiş. Oğlum fark edince frene basıp sağa kırmış ama hiç şansı yokmuş. Üstelik şoför, yasak bir yola giriyor. Türkiye'de insan hayatı çok ucuz. Cezalar caydırıcı olmadığı için kimse suç işlemekten, kural ihlal etmekten çekinmiyor."
