Bu hafta MOLA'yı oldukça değişik bir mekanda, İzmir'in tarihi Alsancak Garı'nda, Ulaştırma- Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım'la verdim. Demiryol tarihimizde ilk kez, bir ulaştırma bakanı, arada danışmanlar, korumalar olmadan sabah kahvaltısında personeliyle buluştu. Bir makasçı, bir hareket memuru, bir manevracı, bir makinist ve gişe memuresi özenle kurulmuş sofraya oturup, Bakan Bey'le aynı tabaktan zeytin peynire çatal uzattı, birlikte çay yudumladı. İzledim ki onların arasında; bakan ve çalışandan da öte abi kardeş hatta baba evlat sohbeti kuruldu. Haydi paylaşalım...
Nasıl buldunuz az önceki 'trenci muhabbetini' Sayın Bakan?
Saf, samimi, sıcak, içten buldum. Mutlu oldular ve beni de mutlu ettiler. Bakın arkamızda en eski lokomotiflerimizden birisiyle, Türk yapımı modern lokomotif duruyor. Nereden nereye gelindiğini daha güzel anlatacak ne olabilir?
Bir süredir trencilerin dünyasında kulaç atıyorum. Malum TRT Belgesel için çektiğim 'Trenleri Sevmek' adlı belgesel var. Çok karizmatik ve mesleklerine tutkun insanlar doğrusu.
Gerçekten de demiryolcuların dünyası çok özel bir dünya. Meslekten çok hayat tarzı haline gelmiş. Babadan oğula hatta babadan kıza geçen bir anlayış da var.
EDİRNE'DEN KARS'A TEK HAT
Az önce bir makasçı dedi ki; '30 yıldır meslekteyim, son 10 yılda yapılanlara sevinçten de öte şaşırarak mucize gözüyle bakıyorum.' Adamın gözleri doldu bunu söylerken.
Olup biteni görünce sanki evlerine, ailelerine katkı yapılıyormuş gibi algılıyor demiryolcular. Böylesine bir sevda var işte. Bakıyorlar ki atılımlar, projeler dolu dizgin. Düşünün 11 bin kilometre olan demiryolu ağımızı 2023 hedefimizde 24 bin kilometreye çıkarmayı planladık.
Çin'deydiniz ve iki ülke arasında yüksek hızlı tren konulu görüşmeler, sıkı pazarlıklar olmuş sanırım?
Elbette ilk sırada hızlı tren var. Edirne'den Kars'a tek bir hızlı tren hattı olsun, yurdu boydan boya o hızlı tren hattından geçelim. Bu ana omurgayı da mesela Trabzon, Erzincan gibi kentlerden başlayan dikine hatlara yaymayı arzuluyoruz.
Demiryollarımızın çılgın projelerinden biri bu demek ki?
Dev bir proje diyelim. 35 milyar dolarlık bir proje çünkü. Osmanlı'nın son dönemlerinden başlayıp, Cumhuriyetimiz'in ilk yıllardında da devam eden demiryolu yatırımları malum sonraki yıllarda neredeyse tamamen durmuş. Şimdi Çin-Türk ortak yapımıyla ülkenin dört bir yanını gerçekten de demir ağlarla örelim. Hem bu defa hızlı tren seferleri için.
Ne zaman başlanır peki?
Uzun süre daha üzerinde çalışmalar yapılacak. Çinliler'in düşüncesi öncelikle detay projelerin netleşmesi. Kolları sıvayıp ana projeye girişmek yerine yüksek hızlı tren hatlarını parça parça yapmayı öneriyorlar.
Bu kadar yüksek maliyet nasıl ve ne kadar zamanda geri dönecek?
Sadece Eskişehir örneğine bakalım anlaşılır zaten. Çünkü Yüksek Hızlı Tren vatandaşlardan büyük rağbet görüyor. Hızlı tren Eskişehir'i çok değiştirdi. Odunpazarı evleri ile birlikte akın akın insanlar hem bu güzel mekanları görmek için, hem de Ankara, Eskişehir hızlı trenine binmek için geliyorlar. İnşallah 2014'ten itibaren de hem İstanbul'dan hem de Ankara'dan gelmek mümkün olacak. Gerçi İstanbul'dan gelmek yeni Bilecik rampalarıyla çok güzel oldu.
Ben de karayolcular gücenecek diyecektim tam.
Gücenmezler, onlar da ailemizin vazgeçilmezi. Bu arada belgesel çekimleri iyi gidiyormuş, duyuyorum.
Gayet iyi gidiyor, başta sanatçılar olmak üzere, bilim adamları, sporcular, gazeteciler de destek veriyor.
'Trenleri Sevmek' konusunda katkıda bulunan herkese ben ulaştırma bakanı olarak teşekkür ediyorum. Yaptırdığımız araştırmalar gösteriyor ki, halkın yüzde 98'i treni zaten çok seviyor ama yüzde 2'si biniyor. Daha hızlı, daha örgün, daha modern olmalıyız. Bunu sağladıkça taleplerdeki yoğunlaşmayı gün be gün izliyor seviniyoruz. Belgeselinizin de faydalı olacağına inanıyorum. O zaman size hareket için başlama düdüğünü çalıp, yeşil ışık işareti yakayım. 'Hayırlı Yolculuklar A Takımı' diyeyim.
Sağolun Sayın Bakan. Kazasız belasız inşallah..
