BULUNDUĞU 24 YIL GİZLENDİ
Tüm umutlar söner ancak, İhsan Efendi'nin Mısır'da iken Akif'in defterlerinden kopyaladığı nüsha üzerinden mealin bir kısmı daktiloya geçirilmiş ve bu daktilo metni İhsan Efendi'den yıllarca ders almış olan Mustafa Runyun tarafından saklanmıştır. Bu kısım çok önceleri alındığından yakılması söz konusu olmamıştır. Akif'in mealinin Kur'anın ancak üçte birlik kısmına denk gelen bu daktilo kopyası ancak 1988 yılında Mustafa Runyun vefat ettiği zaman ortaya çıkar. Ancak bu süre içerisinde artık bir muamma olarak hafızalara kazınan Akif'in mealini kamuya mal olması için daha 24 senenin geçmesi gerekecektir.
Bugün profesör olan ilahiyatçı Recep Şentürk, Mustafa Runyun'un vefatı sebebiyle taziyeye gittiği evde hiç beklenmedik şekilde Runyun'un oğlu ve kendi arkadaşı olan Ali Yahya Bey'den Akif'in mealinin bir kısmının kendilerinde olduğunu öğrenir. Ali Yahya Bey, dosyayı Recep Şentürk'e teslim eder. Ancak Şentürk tam 24 yıl boyunca bu metni endişeler içinde kimse ile paylaşmadan saklar. Şentürk'ün Akif mealini bir sır gibi saklamasında bu süre içerisinde etkin olan 12 Eylül devrinin etkileri, 28 Şubat süreci ve bir türlü bitmek bilmeyen din tartışmaları da etken olur.
Nihayet o süreçlerin artık dönmemek üzere geçtiğine hükmeden Prof. Dr. Recep Şentürk, aradan geçen onca yıldan sonra konuyu beraber çalıştığı Yard. Doç. Asım Cüneyd Köksal'a açarak rahatlar. Ardından Hayrettin Karaman, Raşit Küçük gibi uzman ilahiyatçılara danışılarak metnin gerçekten Akif'e ait olup olmadığını netleştirirler. Konun uzmanları daktilo metni de olsa, Akif'in üslubuyla ve daha önce Sebilürreşad'da yaptığı tercümelerle karşılaştırarak ona ait olduğuna kesin kanaat getirirler ve basılmasını uygun bulurlar. Mehmet Akif'in Kur'an Meali, Fatiha'dan Tevbe Suresi'nin sonuna kadar ancak üçte biri ile basılmış olsa da yıllardır süren muamma bir ölçüde çözüme kavuşmuş olur.