Fecir Alptekin
13 Aralık, yarın, benim doğumgünüm… Yaş 37.
Her yaş evresinde olduğu gibi yine "revize" edilmiş/ güncellenmiş bir duygu ve düşünce haritası üzerine çalışıyorum. Dünden kalan yaşanmışlıklar, tecrübeler, hatıralar ile yarınlara yönelik hayaller, planlar ve umutların sentezi… Yeni yaş atlası!
Yaşamaya dair… Geçenlerde izlediğim bir filmden, kanser hastası gencin sözleri hala kulağımda: "Keşke insanlar her sabah aldıkları ilk nefesin kıymetini bilseler. Ben o nefeslerin hepsini bir şişeye toplayıp saklamak isterdim"… Evet, hayat "tüm değişkenlerden bağımsız", yani ister mutlu ister mutsuz, ister çirkin ister güzel, ister zengin ister yoksul olsun her koşulda başlı başına, sadece "hayat" olduğu için yaşanmaya değer. Mucizevi ve harikulade!
Aşka dair… Artık "her şey" değil sanki… İki yıl önce yazsam, yaşamdan da güçlü derdim. Ama hayır, sadece yaşandığı süreçte bir duygusal zirve… Çok kuvvetli, ama artık benden kuvvetli değil!
Mutluluğa dair… Hani "mutluluk insanın kendi içindedir" derler ya, bunu biraz tahlil edersek… Evet, mutluluk başka birilerine ya da başka birşeylere bağlı değil aslında. Mutluluk, insanın "yaşama sevinci"ni ne kadar keşfedebildiği, hissedebildiği ve üretebildiğiyle ilintili bana göre. Hayata her sabah sağlıkla uyanıp, dünyayı kendi gözleriniz ve kulaklarınızla hissedebildiğiniz sürece duyulan sevinç!
Huzur ve keyif… İkisini birarada yazıvermişim, şaşırdım. İşte bu 35'ten sonra oldu galiba… Artık huzur keyfin olduğu, keyif de huzurun olduğu yerde. Keyif, soğuk bir kış gecesi sıcak sıcak evde oturup sevdiğinle film izlemek. Huzur da işte tam o koltukta!
Aileye dair… Anne ve baba, her şeyin başlangıcı, varoluş sebebi, hayatın ta kendisi… Ötesi yok!
Bilgiye dair… Bilmek, aşkla at başı gidecek derin bir tatmin, zenginlik, hatta tutku… Aşk kadar iştah kabartabilen ikinci güç!
Dostluğa dair… Dost dediğin, dostuna zalim ve katı değil, merhametli ve yumuşak kalpli olmalı. İyilik, güzellik bir yana… Asıl dostluk, kalplerin birbirini sabırla ve bilgelikle teselli edebilme marifetinde!
Sanata dair… "Duygu ve düşünce atlası" dedik ya yazının en başında, işte o tüm duygu ve düşüncelerin tetiklenip sınırlarının zorlandığı yer burası. Düş gücünün gidebileceği yere kadar gitmek için tek yol!
Seyahate dair… "Dünya o kadar büyük ki" diye başlarım şimdi yazmaya, ama sayfalar yetmez, yerim dar… Biz de hayatta "durduğumuz" yerde, koca gazete içinde sadece bu köşeye sıkışmış bir sözcükten farksız değiliz işte. Kendi dışımızdaki evreni keşfedebilmek için, atabildiğimiz kadar çok adım atmalı… Hayat devam ettiği sürece!