Timur Selçuk'un öyle bir şarkısı vardı. Mırıldanmaya hemen başlayın o zaman anlatacağım hikayeye öyle uyacak ki... Söylüyor musunuz?
Geçtiğimiz günlerde ekonomik bir fuar yapılacağı haberi geldi. Artbosphorus fuarı ekonomik bir fuara dönüşecekmiş işte... O kadar ekonomik bir fuar olacakmış ki limiti 50 bin Türk lirası olarak belirlemişler. Ondan daha pahalı bir iş bu fuarda satılmayacakmış.
Gün geçmiyor ki sanat dünyasından birileri, salı pazarındaki esnafı zarafette ve incelikte aratmayacak kaba saba açıklamalar yapmasın... Sevgili gazeteme, Denizhan Özer'in yaptığı açıklamalar da bu cinsten. Kendisini otorite ilan eden gazeteme mi yoksa Özer'in yurt dışına ilk ihracatını yapmaya hazırlanan heyecanlı tüccar ağzına mı şaşırayım, bilemedim doğrusu...
Çok değil, geçtiğimiz yaz başında iki genç kadın, Hollanda merkezli Affordable Art Fair'in yerlisini Türkiye'de yapmak üzere kolları sıvamıştı. İkili teker teker galerileri dolaşarak bu fuarın özelliklerini anlatıyor, bir bakıma nabız yokluyorlardı. Hatta bu galeri ziyaretlerinden birinde Denizhan Özer'e de rastlamış, heyecanla böyle bir fuar yapma ihtimallerini açıklamışlardı. Fakat daha sonra ikili Türkiye'de daha uygun fiyatlarla bir fuar yapmaya elverişli bir ortamın bulunmadığına karar verip bundan vazgeçmişti.
Bu arada ortaya Affordable Art Fair'in isim hakkının çoktan satın alındığı da çıkmıştı. Hayır, bunu satın alan Denizhan Özer değildi. Çok daha başka bir fuar insanıydı bu... Contemporary Art Fair'in kurucusu Ali Güreli'den başkası değildi, erişilebilir sanat fuarının Türkiye şubesini olur ya bir gün açarım belki diyerek isim hakkını alan... Artbosphorus, Hollanda asıllı fuarın bir şubesi olmayacak gerçi... Onlarınki öz ekonomik fuar! Resim satın alamadığı için sancılar çeken orta sınıfa ilaç gibi fuar!
Birlikte söyleyelim... Ekonomi tıkırında haha haa /Kriz bunalım derken /Bilançoya bir baktık /Bu yıl iki misli kâr /Hayret şu işe bak sen /Nerden geldi bu kârlar /Kime gitti bu kârlar /Ekonomi tıkırında ha hahaa...