Kartal 40 yaşına geldiğinde gagası eğilir, pençeleri körelir, tüyleri ve kanatları ağırlaşır.
Avlanamaz ve uçamaz. Ya ölümü seçer ya da yeniden doğuşun sancılı sürecini göğüsler.
Yeniden doğuş sürecine giren kartal, yüksek bir kayalıkta aylarca inzivaya çekilir. Önce gagasını sert bir şekilde kayaya vurmaya başlar.
Gagası düşene kadar yapar bunu. Eski gagası düştükten sonra beklemeye koyulur, ta ki yerine yeni ve güçlü bir gaga çıksın. Yeni gagasıyla pençelerini söker. Yerine yeni pençeler çıkar. Bu yeni pençelerle kalınlaşmış tüylerini yolar. Yerine yeni parlak tüyler çıkar.
Kartal, eski güzel günlerindeki gibi uçmaya hazırdır artık.
Kartalın yeniden doğuş sürecini, Türkiye'nin çözüm süreci adıyla başlattığı iç barış hamlesine benzetiyorum. Paul Kennedy'nin "Büyük Güçlerin Yükseliş ve Çöküşleri" kitabındaki büyük devletlere bakarsanız, hepsinin üç ortak temel üzerinde yükseldiğini görürsünüz.
Bu üç ortak temel öncelikle iç barış, sonra ekonomik kalkınma ve son olarak da güçlü dış politikadır. Türkiye'nin gagası iç barıştır, pençeleri ekonomi ve tüyleri dış politika.
Perşembe günü Nevruz kutlamaları ve ertesi gün gelen İsrail özrü, Türkiye'nin iç barış ve dış politikada iki büyük eşik geçtiğini gösterdi.
Türkiye'nin iç barış hamlesi, işe yaramayan eski gagasından kurtulmaya çalışan kartalın sancılarından farklı değil. Türkiye, ırkçılığa varan eski jakoben zihniyetini kayaya vura vura düşürecek ki, yerine fikirlerin tartışılabildiği berrak bir iç barış ortamı gelsin. Bu çok sancılı süreçten sonra iç barış ve demokrasi sağlanınca, ekonomik büyümenin önünde terör gibi bir engel kalmaz. Türkiye güçlü pençelerine kavuşmuş olur. Ve ancak güçlü ekonomi sayesinde geniş coğrafyalara nüfuz edebilen parlak bir dış politikayı hayata geçirebilir.