Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Şimdiki çocuklar sera mahsulü

Toplumsal ilişkilerde ve ekonomide etkileri olmasına rağmen, bizim sosyologların pek önem vermediği konular var. Bunlardan biri de değişen duyguların incelenmesi... "Çocuk" bağlamında, bu değişimi göstermeye çalışayım.
Marmaris yakınındaki bir kıyı kasabasındaydık. Telaş içinde genç bir kadın geldi. Kucağında, 1.5 yaşındaki kızı vardı.
Kaldığımız otelin sahibine, "Burada sağlık ocağı var mı" diye sordu. "Hayrola, ne oldu" dedi otelin sahibi.
"Kızımızı kedi tırmaladı" dedi kadın. Otelin sahibi "Ee, ne olmuş" dercesine tedirgin kadının yüzüne baktı.
"Doktoruna telefon ettik" dedi kadın: "Kedi, kuduz bir köpeğe temas etmiş olabilirmiş... Doktor kuduz aşısı yaptırmamızı tavsiye etti."
Yorgun ama gururlu
"Aman hanımefendi..." dedi otelin iki çocuklu sahibi: "Bence boşuna kaygılanıyorsunuz. Kediler bizim çocukları her gün tırmalıyor. Zaten bu civarda kuduz vakası olsa biliriz..."
"Olsun, biz yine de aşı yaptıralım" dedi genç kadın minik kızını biraz daha göğsüne bastırarak...
Daha sonra olanları akşam öğrendik: Sağlık ocağına gitmiş meslek sahibi genç karı-koca. Ancak kuduz aşısının devlet hastanesinde yapıldığı söylenmiş...
Bunun üzerine bir saat kadar uzaklıktaki Marmaris'e gitmişler. Hastanede kuduz aşısı yaptırmışlar.
Çifti görünce, "Hay Allah, tatil burnunuzdan geldi. Aşı için yarın tekrar hastaneye taşınacaksınız herhalde..." dedim. Der demez de gereksiz bir şey söylemiş olduğumu yüz ifadelerinden anladım:
Evet, telaşlanmışlardı. Evet, yorulmuşlardı. Ama yüzlerinde çocuklarını kurtarmış olmanın gururu vardı.
Ertesi gün hastaneye tekrar gitmek zorunda olmaları canlarını fazla sıkmıyordu. Çünkü çocukları için her fedakarlığı yapmaya hazırdılar.

Yoğun duygusal yatırım
Başbakan genç çiftlere üç çocuğu tavsiye ediyor ama böyle yoğun duygular ona kolay kolay izin vermez.
İki yıl arayla üç çocuk yapmış bir çifti tasavvur edin: Çocukları 1.5, 3.5 ve 5.5 yaşında olsun... Bunu kedi tırmaladı, onu köpek kokladı, berikinin ayağına tel battı diye hayat mı geçer?
Tek çocuk sahibi olan... Ve şimdilik ikinciyi düşünmeyen çiftler ise... O biricik çocuklarına, fevkalade yoğun bir duygusal yatırım yapıyor.
Maddi ve manevi yatırımların büyüklüğü; ikincinin, üçüncünün yapılmasını engellemeye başlıyor.
Az sayıda ama nitelikli
çocuk yetiştirme kaygısı, beyaz yakalı çiftlerin harcama alışkanlıklarına da yansıyor: Boyu uzayacağı için çocuğun çok çok 6 ay giyebileceği bir gömleğe, yetişkinlerin giysisi kadar para döken çiftler görüyoruz.

Doktorun yeni rolü
Bence çocuk doktorları da kentli profesyonellerdeki bu duygusal değişimi kavramış durumda.
Kuduz ihtimalinin binde bir bile olmadığını doktor da tahmin ediyordur ama telaşla kendisini arayan insanlara, bir zamanların güngörmüş hekimleri gibi, "Bir şey olmaz" diyemez ki...
Doktordan beklenen, çifti sakinleştirmesi değil, tam tersine, telaşlanmalarını haklı gösterecek bir tavsiyede bulunması... O da kendi rolünü oynayarak, kuduz aşısı öneriyor.
Ben bu sarmala girmiş meslek sahibi çiftlerin, aileyi beşleyeceklerini sanmıyorum. Genel nüfusun değil, çocuklarının geleceğini daha fazla önemsiyorlar.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA