Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Milli şuura çerez gerek

Dün 18 Mart 1915 günü askerin Çanakkale'de yediklerini (buğday çorbası, ekmek ve hoşaf), yıldönümünde üniversite öğrencilerine yedirerek, milli şuur yaratmaya çalışan öğrenci konseyinden söz ettim ya...
Sosyoloji profesörü Ayhan Aktar, o sırada yarbay olan Cemil Conk'un, Çanakkale Savaşı'na ilişkin anılarından bir bölüm gönderdi. Okuyalım:
1) "Her nefere günde 900 gram ekmek verilirdi. Sıcak yemeklere gelince: Pirinç çorbası, etli fasulye, etli nohut, bulgur pilavı, kuru bakla ve hoşaf. Çerez olarak da kuru üzüm ve kuru fındık verilirdi. Aynı zamanda vakit vakit tütün dağıtılırdı."
Kıssadan hisse 1: Öğrenci konseyinin 18 Mart mönüsünü gözden geçirip zenginleştirmesi gerekiyor. Milli şuur çerezsiz kalmamalı.
2) "Pişirilen yemekler, tahta sandıklar içine konan temiz gaz tenekeleriyle uzun kulaklı feylosoflara yükletilirdi. Bu fedakâr ve çalışkan hayvanlar, koşa koşa ta ileri hatlara giderler, askerler tıkır tıkır gelen bu müjdecilerin nal seslerini duyar duymaz karavanalarını hazırlarlardı. Bu surette, cephe gerisinde pişen yemek, soğumadan, askerlerin kursağına gitmiş olurdu."
Kıssadan hisse 2: Öğrenci konseyi, 18 Mart'ta sadece şehit ve yaralıları değil, uzun kulaklı feylosofları da anarak kadirşinaslığını göstermeli.
Prof. Aktar soruyor: "Görüldüğü gibi, bazılarının iddia ettiğinin aksine, Osmanlı ordusunun Çanakkale'deki yemek organizasyonu hiç de fena değildi. Alman eğitiminden geçmiş Osmanlı subaylarının, nefesi kokan bir orduyla savunma yapacaklarını sanmaları, İngilizlerin büyük hatalarından biridir. İngilizler bizi küçümsedi; peki biz kendimizi niye küçümsüyoruz?"
Sahi, niye?

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA