Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Gecenin iki yıldızı: Bir Kürt, bir de Atatürk

Muzika-i Hümayun'un kurucusu... İlk devlet marşları olan Mahmudiye ve Mecidiye'nin bestecisi... Osmanlı'nın İtalyan evladı Donizetti (Paşa) adına verilen klasik (Batı) müziği ödülleri, Rahmi Koç Müzesi'ndeki törende sahiplerini buldu.
Salı akşamı yapılan etkinliğe elbette gidecektim ama sonra mızmızlandım: Koyu renk takım elbise giyilmeliymiş. Yahu ben Cumhurbaşkanının 29 Ekim resepsiyonları haricinde takım elbise giymiyorum ki!
"Yok..." dedim, Serhan Bali'ye "ben gelmiyorum." İlla da gitmeliymişim. Ne giyersem kabulüymüş. Öyle dedi töreni organize eden Andante dergisinin yayın yönetmeni.
Çaresiz, havalara ve etkinliğe uygun, "smart casual" (hadi Türkçeleştirin bakalım) denilen türden, ceketli ama kravatsız bir görüntü yaptım kendime...
Yoldayken, zır telefon. "Geliyor musunuz?" Evet... "Güzel, o halde sizi de ödül verecekler listesine yazıyorum..." Nee? Yok, istemem. "Olur olur, yılın orkestra şefi ödülünü siz vereceksiniz."
Sahne korkusu yoktur bende. Çıkarım, pata küte konuşurum. Ama ödül vermek başka: Sadece boy gösteriyorsunuz. Lakırdı hakkınız olmadığı için millet sadece tipinize, giyiminize filan bakıyor.

Hepsi 'TC' sanatçısı

Lafı uzattım. Sadede geleyim... 24 kategoride ödül verildiği için sahneye birçok önemli sanatçı çıktı. Ama ödül kısmının gerçek yıldızı Atatürk'tü!
Teşekkür konuşması yapan sanatçıların ekseriyeti (ölümsüz) Atatürk'e sevgi ve saygılarını sundu. Ve bunun karşılığı olarak, salondaki şık hanım ve beylerden çılgın alkışlar yükseldi.
Özüme gelirsek... Korsan konuşma yapmayı... "Neden ödüllerin adı Donizetti PAŞA değil... Neden Giuseppe'nin fesli ve pembe yanaklı resmini armaya koymuyorsunuz..." demeyi çok istedim.
Ama sonra bunun diğer ödül verenlere haksızlık olacağını düşünerek vazgeçtim. Sessiz sedasız sahneye çıkarak, değerli kemancı ve orkestra şefi Hakan Şensoy'a ödülünü verdim. ("Değerli" sıfatını adet yerini bulsun diye kullanmadım. Önümüzdeki günlerde anlatacağım Şensoy'un neler neler yaptığını.)
Ödüllerden sonra Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, Türkiye'nin beyazlarıyla siyahlarını, mavileriyle yeşillerini 'kombinleyen' bir konuşma yaptı.
Konuşma o kadar başarılıydı ki AK Partili olduğu için Demircan'ı "aslında" hiç sevmeyen o kitle bile sıkı bir alkışı esirgemedi.

Barışın müziğini duyduk

Gecenin (fani) yıldızı ise kısa konserler bölümünde sahneye çıkan soprano Pervin Çakar'dı... 1981'de Mardin'de doğan bu ufak tefek Kürt sanatçıda dev bir ses var.
Önce Gaetano Donizetti ve Selman Ada'nın bestelerinden birer arya söyledi. Asıl sürpriz ise anonim halk türküsü 'Lo Şivano'yu Kürtçe "şakımasıydı".
Ben Atatürkçülerin tavrını çok merak ediyordum. Baktım ki Kürtçe parçadan sonra da Pervin Çakar'ı yoğun biçimde alkışlıyorlar...
Tamam, dedim kendi kendime, CHP yöneticileri ne derse desin, Beyaz Türkler Barış Sürecini benimsenmiş.
Velhasıl o akşam alkışlanan barışın müziğiydi.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA