Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

İktidar mimarisi ve dershaneler

Ekonomi, siyaset, hukuk, kültür, din, estetik... Tüm olayları farklı açılardan incelemek mümkün...
Mesela dershane tartışması...
Eğitim açısından bakılabilir; faraza "Öğrenciler, devlet okullarına kıyasla gerçekten daha mı iyi eğitiliyor" diye sorulabilir... Ekonomik açıdan sektörün cirosu incelenebilir; kimin ne kazandığı araştırılabilir...
Hukuki açıdan hangi kanunlara dayanarak kurulup işletildiklerine bakılabilir.
Reddedenler olsa da dershane tartışması aynı zamanda bir iktidar çekişmesi. Bir tarafında Recep Tayyip Erdoğan Hükümeti, diğer tarafında kısaca Cemaat veya Hizmet Hareketi denilen Fethullah Gülen Cemaati var.
İktidar denince aklınıza "Hükümet iktidarı" gelmesin. İktidar derken bir grup insanın sözünü dinlediği merkezi kastediyorum.
Bir de şu gerçeği tekrarlayalım: İki başlı iktidar olmaz... Tarihin bazı dönemlerinde iktidar çok başlı olmuştur ama kısa sürede başlar teke iner...
Mesela Vesayet Rejimi dediğimiz dönemde Türkiye'de seçimle iktidar olan bir hükümet vardı... Ama asıl iktidar, son sözü söyleyen, lafını dinletemediğinde ise darbe yapan ordudaydı...

Sıra Cemaat'e geldi

Olayı şöyle öykülemek mümkün...
Başbakan Erdoğan önce uzun bir mücadeleyle askeri kışlasına döndürdü. "Gerektiğinde elbette fikrinizi alırız... Ama son kararı biz siyasiler veririz" dedi.
Ondan sonra Kürt meselesini ele aldı. Asker ortadan çekilince barış sürecini başlatmak ve yürütmek çok da zor olmadı.
Bir başka iktidar odağı olan Abdullah Öcalan ile konuşuldu, PKK'nın parmağını tetikten çekmesi sağlandı. Son Barzani anlaşmalarıyla da Türkiye Kürt hareketinin, siyaset yapmaktan başka çaresi kalmadı.
Simdi de sıra Cemaat'te...
Gülen Cemaati nasıl oluyor da bir başka iktidar odağını oluşturuyor? Şöyle: Emniyet'ten Milli Eğitim'e, devletin çeşitli kurumlarında çalışan Cemaat üyelerinin gözü kulağı Gülen'de... Hükümetten bir talimat geldiğinde, "Biz şunu bir de Hocaefendi'ye soralım" diyorlar.

Yeniden üretim aracı

Cemaatin kendini yenilemesini sağlayan çeşitli organizasyonlar var. Bunların başında dershaneler geliyor.
Dershaneler aracılığıyla zeki, çalışkan ama yoksul çocuklara, belki hayalini bile kuramadıkları bir gelecek sunuluyor. O süreçten geçen gençler haliyle Cemaat'e bağlanıyor.
Velhasıl Cemaat dershaneleri, sadece öğretim kuruluşları olarak değil, aynı zamanda şakirt devşirme kanalı olarak da çalışıyor.
İnönü'ye, "Atatürk'ün en güçlü yanı neydi?" diye sormuşlar. "Büyük siyasetçiydi" demiş.
Gülen de kuşkusuz bir din adamı ama o aynı zamanda bir siyasetçi.
Parti siyaseti yapmıyor elbette; onunki tabandan yükselen, sivil siyaseti sarmalayan, paralel bir iktidar yapılanması. ("Paralel devlet" demek abartılı olur.)
Başta dedik ya: İktidar çok başlılık kaldırmaz... Başbakan Erdoğan kâh gücünü sorgulayan, kâh önünü kesen bu son odağı da kendi iktidar şemsiyesinin altına almak istiyor.
Gülen de bunu apaçık gördüğü için, elindeki tüm imkânları kullanarak direnişe geçti. Olay bu...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA