Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

Müebbet daha beterdir

Amerikan dizilerini, hele mahkemede geçen "hukuk dizilerini" izleyenler, "oh ne ala memleket, parayı bastıran hapisten çıkıyor" hissine kapılabilirler...
Oysa bu "kefalete rapten tahliye" işleminin ölçüleri ve sınırları vardır. Savcının ya da müşteki avukatının talebi üzerine "no bail" yani "kefaletsiz tutukluluk" kararı çıkarsa, sanık hiçbir yere kıpırdayamaz.
Üstelik miktarlar da değişir, cam çerçeve kırdıysanız elli dolar verip tutuksuz yargılanabilirsiniz ama adam öldürmekle suçlanıyorsanız aşağı yukarı beş yüz bin doları bastırmadan kolay kolay evinize gidemezsiniz...
O da her zaman değil tabii.
Kaldı ki, ceremesini ödeyip tutuksuz yargılanmak "aklanmak" değildir, adı üstünde, alt tarafı tutuklu olmamak ama gene de sanık olmaktır. Bizde bu gibi ince ayırımlar olmadığı için, muhalif basın, sırf hükümete kamış atmak amacıyla, tutuksuz yargılanmalarına karar verilen bazı kişiler için "beraat etti" havasını utanmadan yaratabiliyor...
Bir başka gelişme, "idam cezasını kaldırmış olmaktan dolayı pişmanlık duyma" havasının yayılması... Birçok kişi "Avrupa Birliği'ne yaranmak için idamı kaldırdık, halt ettik" düşüncesinde.
Buna da, son zamanlarda ne hikmetse artmış görünen "çocuk cinayetleri" yol açtı.
Yazılı olmayan ama herkesin pek iyi bildiği kurallara göre, bu tür sapık canavarlar ya cezaevinde intihar ediyorlar ya da bir süre sonra "hislerine hâkim olamayan başka bir tutuklu ya da hükümlü" tarafından şişleniyorlar.
Yok, bu, İSKİ Genel Müdürü'nü "konuşmasın diye" içeriden adam tutup bıçaklatmaya benzemez tabii... Özellikle "bazı suçlarda" idamı geri getirme eğilimi var.
Eh, nasıl olsa ağzımızla kuş tutsak bizi Avrupa Birliği'ne almayacaklarının iyice ortaya çıkması üzerine, "bunu da yapıverelim gitsin, Avrupa ne derse desin" eğilimi başgösterdi.
"En ağır ceza" isteniyor, oysa "ağırlaştırılmış müebbet"ten daha ağır ceza yok. Hükümlüyü kazığa oturtamayacağınıza göre.
İdam cezası geri gelirse, bunun yalnız çocuk öldüren canavarlar için değil, günün birinde vara yoğa herkese, özellikle siyasi suçlulara uygulanmayacağını garanti edebiliyor musunuz?
Hele şu "Tayyip ölsün" diye beddua eden serserilerin çoğaldığı "muhalif umutsuzluk" ortamında... Gazete köşelerinde ikide bir başbakana "Menderes'in sonunu" hatırlatmaya pek meraklı itin kopuğun iyice azıttığı bir çaresizlik ortamında...
Sapık canavarı yoketmek başka şey, bir daha asla yapamayacak şekilde kilit altında tutmak başka şey. Üstelik, kilit altında kaç yıl daha yaşarsa yaşasın asla "gün yüzü göremeyecek", evinde ölemeyecek olması da en ağır ceza.
Dilimizde "öldü de kurtuldu" diye bir deyim var, öldürüp kurtarmak yerine süresiz çektirmek daha uygun değil midir? Gençler bilmezler, yıllarca infaz bekleyen ünlü "kırmızı fenerli katil" Caryl Chessman, "Her Şafakta Ölürüm" diye bir kitap yazmıştı, James Cagney ile George Raft'ın ünlü "Each Dawn I Die" filminden mülhem...
Bence asmayalım da besleyelim, kalan hayatı boyunca şekersiz çay, yağsız makarna, kurtlu kurufasulya, taşlı pilavla.
Lakin bu ağırlaştırılmış müebbet "gayrı kabil-i tenzil" olacak, o yaratık sekiz sene sonra "Ayşe Hanım affı, Fatma Hanım affıyla" paçayı sıyıramayacak. Ona göre.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA