Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

İnternet kuşağı çocukları gerçek dünyayı seviyor

Diyelim ki, insanlar yavaş yavaş da olsa olgunlaşır!
Erkekler biraz geç belki, kadınlar ise daha küçük yaştan başlayarak toplumla tanışıp, çatışıp, anlaşarak büyürler.
Ama toplumlar farklıdır.
Toplumsal kanaatler ve kamuoyu yargıları çoğu zaman ilkokul seviyesinde kalmakta ısrarcıdır.
Nasıl mı? Mesela ortada bir suç varsa üzerinden atmaya, bir sorumluluk varsa kaçmaya yatkındır toplumlar.
Yani gizlice sandığa oy atarken olgun ve demokrat, fakat antidemokratik uygulamalara açıkça karşı çıkmakta ise ürkek çocuk gibi kalmalarında şaşacak bir yan yoktur.
Bir tatsızlık mı, bir yanlışlık mı var? Toplum o yanlışlığın kendi bağrında yuvalandığını kabullenmek istemez! Hemen "ben yapmadım, medya yaptı öğretmenim!" tavrı takınır. Ya da bütün suçu "dış mihraklara" yükleyen otoriteye bağlanmak işine gelir.

* * *

Yok! Siyasetten falan söz etmeyeceğim.
Son yıllarda fena halde yaygınlaşan ve hayatımızı yönlendiren birtakım toplumsal kanılara değineceğim.
Birincisi... Gençlerin dünyasındaki şiddet ile televizyon ve sinemadaki şiddet arasında doğrudan bir bağ olduğu kanısı.
Yıllardır bu alanda güçlü akademik çalışmalar yapılıyor ve böyle bir bağ açıkça saptanabilmiş değil! Fakat özellikle anne babalar bu bağın varlığına o kadar inanıyorlar ki, kendi davranışlarının şiddete yol açan taraflarını hiç görmüyorlar.
Bir filmdeki intihar veya cinayet biçiminin kopya edilebileceğini fakat kimsenin bir heves ve taklit olarak intihar edemeyeceğini, cinayet işleyemeyeceğini kamuoyuna anlatmak nerdeyse imkânsız!
O yüzden de şiddetin gerçek dinamikleriyle yüzleşemiyoruz!
Ne garip! Kanlı filmleri suçlu çıkartmak için çabalayan modern toplumlar, kanlı olayların her gün ekrandan aktığı haber programlarında bir sorun görmüyor. Oysa araştırmalar, küçük çocukların haberlerdeki gerçek şiddet sahnelerinden kötü etkilendiğini gösteriyor!

* * *

Bir de "internet, çocukları gerçek dünyadan uzaklaştırıyor" inancı var! Pek yaygın!
Geçen gün internetin tam olarak nasıl bir şey olduğunu bilmeyen 70 yaşlarında bir beyefendinin bu tezi nasıl hararetle savunduğuna tanık oldum, şaşırdım!
Nihayet bu konuda yapılan bilimsel araştırmaların sonuçları alınmaya başlandı.
Toplumun yine kendi suçlarını yeni günah keçisi internetin üzerine attığı görüldü.
Düşünsenize, hiç sormuyoruz... Nerede o eski sokaklar, nerede o çocuklara özgürlük tanıyan hayat alanları? Dışarıdaki her şey lunapark gibi, her şey planlı programlı! Kurstan kursa koşuşturan çocuklar var; "internete girsem de özgür olabilsem" diye eve gitme vaktini iple çeken çocuklar...
En son Spiegel dergisi Almanya'daki araştırmaları yayınladı.
Sonuç: Çocuklar her zaman "gerçek dünyayı" tercih ediyorlar. Anne babalarının "internet başından kalkmıyor" diye şikâyet ettiği çocuklar...
Üstelik ortaya çıktı ki, "internet kuşağı" çocuklarının çoğu hâlâ doğru düzgün google'layamıyor ama bir kafede laflamayı; basket topuyla oynamayı hiçbir şeye değişmiyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA