Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Pazar notları: Dua!

Mutluluklarımızı hatırlamakta zorlanırız. O yüzden de çoğu zaman uydurur ve abartırız. Ama ya mutsuzluklarımız?.. Bir Arap atasözünün dediği gibi; "insanın hafızası mutsuzluklarıyla aynı yaştadır."

***

Aşkın sorunlarından konuşulup duruyor. Büyük hata! Bir tür körlük! Çünkü evliliklerin, flörtlerin, beraberliklerin sorunları vardır. Aşkın sorunları değil, yaraları olur.
***

Sevmek, ana dilini bırakıp yabancı bir dil konuşmaya benzer; sevgilinin "dil"ini...
***

Siz de rastlamışsınızdır: Tek başlarına çok güçlü karaktere sahip bir kadın ve erkek birbirlerini severler ve ortaya bir felaket çıkar: Zayıf karakterli bir ilişki!.. Çünkü asıl belirleyici olan kişilerin değil, ilişkilerin karakteridir.
***

Sevmek projedir. Aşk dua!
***

Dil ne için var? Büyük psikanalist J. Lacan bir keresinde "dil, yalan için var" demişti. Ya hakikat? O çoğu zaman "dilsiz" dir.
***

Sevgi nedir bugün? Biz hayata tutunamadığımız için mızmızlanırken çalan fon müziği... Sevgi nedir bugün? Bazen garantili afrodizyak bazen kesin etkili şehvet kıran... Sevgi nedir bugün? Islak ve kesif bir sis tabakası. Görüş mesafesi sıfır... Olmaz olsun böyle sevgi!
***

Sevgi nedir bugün? Şık, sevimli, itibarlı ve her zaman kazançlı alışveriş... Olmaz olsun böyle sevgi!
***

Gelincikler bize ne anlatıyor? Belki şunu: Bu "an"ın canlılığını değil de gelecek zamanı istiyorsan; güzelliği yerinde değil de ille de kendi evinde istiyorsan ve sevmiyor, hesap yapıyorsan... bu CAN solar! Tez elden ve kesinkes solar!
***

Bilgeliği bir tür sağlık ve mutluluk arayışı olarak gösteren gazete eklerine ve dergilere; "kişisel gelişim" trendlerine, tuzu kuru meditasyonculara şaşırıyorum. Nasıl oldu da, binlerce yıllık insanlık kültürü böyle ucuz "okuma"larla çarçur edildiği bir noktaya gelindi, anlayamıyorum. Yahu, bilgelik denilen şey "ateşte yanıp kül olmak"tır! Ne sağlığı!..

NOT: Hafta boyunca aldığım notları sakladığım dosya bilgisayardan uçup gitmiş! Üstüne üstlük yine yollardayım. Kafam karmakarışık. Biraz önce bir mola yerinde durdum. Bir yanımda masalara oturmuş iştahla köfte piyaz atıştıran insanlar var. Bir yanımda ise bir serçe sürüsü duvarın üzerinde dizilmiş, beni mi seyrediyorlar ne! Yapılacak tek şey eski defterleri açıp 2008 yılına ait yayımlanmış "Pazar Notları"mdan kopya çekmek. Tanıdık gelirse, şaşırmayın. Bazılarını ise yeni baştan yazdım. İyi pazarlar!

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA