Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Kar...

Taşrada kar durmak, durup beklemektir.
Çaydanlıkta suyun fokurdamasını, saçın üzerinde ekmeğin kızarmasını beklemek gibidir.
Bütün melankolisine rağmen güzeldir.
Çünkü bir yandan da insanın içten içe kanı kaynar.
Ama kentte olmuyor işte! Hele metropolde hiç olmuyor! (Şehir demiyorum, farkındasınız değil mi? Kent... Şehirler çok farklıydılar ve artık ağır ağır ortalıktan çekiliyorlar.)
Kentte kar, kış demek...
Tatlı yanı kalmamış bir telaş, sıkıntı ve yorgunluk demek!
Nasıl o güzel beyaz örtü çarçabuk kararıyor, bozulup balçıklaşıyorsa...
Her yıl kente ilk kar düştüğünde hissettiğimiz çocuksu heyecan da hızla "eyvah, şimdi yandık!" endişesine dönüşüyor.
Kar çarçabuk çeksin gitsin, derdi uzun sürmesin, isteniyor.

***
Yine de...
Ne zaman damlar kar tutsa, ne zaman azıcık da olsa kar yolları kapatsa...
"Ben bu kışları, karları severdim" diyerek hatıralarımı zorluyorum.
Yalan da değil!
Karlı gece vakitleri uzun otobüs yolculuklarını...
Eski zaman, Karaköy-Kadıköy vapurlarının güvertesinde soğuktan titreyerek ve bardağı avucunda sımsıkı sararak çay içmeyi...
Bir kızın birden "ay baksana, buz kestiler" diyerek ellerini senin ellerine uzatmasını...
Süleymaniye'de, içerisi sigara dumanına boğulmuş bir öğrenci kahvesine girmeden önce kapıdaki paspasa ayaklarını sertçe vurarak karları silkelemeyi...
Okula gitmeyip battaniyenin içinden çıkmadan kitap okumayı...
Havucu salatada değil, kardan adamın burnunda görmeyi...
Çok seviyordum.
Ya da şimdi dönüp geçmişime baktığımda öyle sanıyorum.
Ama kesinkes bildiğim şey şu: Nostaljiyle yaşanmıyor!
***
Ama hani...
Duruma bir de "karşı taraf"tan baksak, kar tanesinin tarafından...
Bu çok acayip bir incelik ister, biliyorum.
Onu da İbrahim Tenekeci beceriyor.
Geçenlerde yazmıştı: "Kendinizi kar tanesinin yerine koyun. Bir şehre yaklaşıyorsunuz. Diyelim ki İstanbul'a. Tuz dolu yüzlerce kamyon sizi bekliyor. Homurdanan insanlar, fazla mesaiye bırakılmış belediye işçileri, vd. Siz olsaydınız gelir miydiniz. O yine de geliyor."
Yani, diyorum ki, dışarı çıkınca kızıp söylenmeye başlamadan önce şöyle ak pak bir kar tanesi bulmalı...

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA