Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Pazar notları: Konut başka, yuva bambaşka!

Para mı, iktidar mı, ün mü, itibar mı?
Hayır! Hiçbiri sevilmek kadar yoldan çıkartıcı değil!

***

Ah, sevilme duygusunun o pürtüklü hazları! "Ben dünyaya aldırmam, doğru bildiğim yolda giderim" diyenler vardır.
Gerçeği görmek için onların köşelerinden çıkıp kalabalıklara karışmalarını; sevilmenin hazlarıyla tanışmalarını bekleyin.
***

Burnundan kıl aldırmayan nice entelektüel gördüm; zihinlerini sahte alkışlar, çocukça hayranlıklar ve hesaplı sevgi gösterileri yönetiyordu.
***

Konut ilanlarına bakıyorum.
Birbirinden iddialı sözler, birbirinden gösterişli görüntüler var. Fakat yaşanacak evin tanımı hâlâ modern mimarinin babası Le Corbusier'in (1887-
1965) modern ev tanımından bir adım öteye uzanılamıyor. "İçinde yaşanılacak bir makine" demişti Le Corbusier.
İyi çalışan bir daktiloyla iyi bir evi aynı tutmuştu. O düzeyde işlevsel bakıyordu.
Günümüzdeki "Akıllı ev" tasarımları bu iddianın son noktası belki de! Peki ruhun yuvasıyla, teknolojinin evi ne zaman bir araya gelecek? İşte o apayrı bir mesele! Sorunun cevabı galiba şöyle:
Hiçbir zaman!
***

Gittiğimiz tatil yörelerinde yıkık dökük bir köy evine, orada yaşayanların ne sıkıntılar çektiğini bir an bile düşünmeden hayranlık beslememiz basit bir tuhaflık ve özenti bir davranış değil!
Modern mimariden bir kaçış ve köklü bir arayış bu. Aslında konut değil, bir yuva arıyoruz ve merak ediyoruz; acaba bunun somut bir mimarisi var mı?
***

Anlayış... Ne kadar nadir! Çünkü bunun yolu önce "anlayışsızlığı" anlamaktan geçiyor.
***

Fotoğraflarla "zamanın bize yaptığı fenalıklar" akraba!
***

Proust haklı galiba... Fotoğraf hatırlatıyor ama hatıraları canlandıramıyor. "Sevilen kişinin net görüntüsü" asla fotoğraftaki değil!
***

Hayat filozof falan dinlemez, yeri geldiğinde hiç ayırmadan herkesle dalgasını geçer!.. Zizek ve Badiou Türkiye'deydi.
Bir yanında bayrak, öte yanında dev Atatürk portresi asılı bir salonda konuştular.
Bir blog yazarı sahneyi şöyle anlatıyor: "Işıklar söndü. Her yer dinleyici dolu.
Tam o sırada Kılıçdaroğlu ve ekibi sahnenin arkasındaki perdelerin arasından görünüp dinleyici sıralarına alkışlar ve protestolar arasında yerleştiler."

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA