Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Başarı merdivenini nereye dayadın?

Genç adam kararlı adımlarla kitapçıya girdi.
Bir masanın üzerinde yan yana sıralanmış Chuck Palahniuk ve genç kuşaklarca yeni keşfedilip sevilen Sabahattin Ali romanlarına göz ucuyla bile takılmadı.
Doğrudan "Kişisel gelişim ve başarı" bölümüne geçti.. "Başarının Anahtarları",
"7 Adımda Başarı",
"Başarmak İçin Kestirme Yol", "Başarı İnançtır", "Başarı Yolculuğu", "Başarı Yolunda Düştüğümüz Yanlışlar", "Başarmak İçin 70 Kural" ve tabii ki "Başarının Sırları" falan, hepsi oradaydı...
Genç adam kravatını gevşetip ceketinin düğmesini açtı, hafifçe öksürdü ve heyecanla kitapları karıştırmaya başladı.
O an eylemci ve şair yanıyla tanınan keşiş Thomas Merton'un sözlerini hatırladı:
"Bütün hayatını başarı merdivenini tırmanmaya adayan insanlar biliyorum; sonra en tepeye çıktıklarında bir bakıyorlar ki, merdiven yanlış duvara dayalıymış!"

***
"Başarı tutkusu"nun ve "başarısız olma endişesi"nin bizleri ne hale getirdiğini bilmeyenimiz var mıdır? Sanmam.
Sızlanırız. Yakınırız.
Eleştiririz. Küçümseriz hatta.
Bazen de bu halimizin acısını bizim başaramadıklarımızı başaran tanıdıklardan çıkartmaya çalışırız.
Fakat düşünsenize...
Sağı, solu, önü, arkası "başarmak" kavramıyla tarif edilen bir hayat tarzının kölesi olacağız ama bir yandan da "başarı tutkusu"na burun kıvıracağız!
Yalnız kariyer meselelerini değil; aşk meşk, eş dost ilişkilerini bile başarı ölçütleriyle değerlendireceğiz ama "neden başaramıyorum?" diye dertlenenlere şımarık muamelesi yapacağız!
Eh, olmaz.
Olmuyor!
Kendi kendimizeyken bile samimi gelmiyor.
***

Yıllardır, bu konulara kafa yoruyorum.
Yetmiyor, kendi hayatımı kendi acımasız bakışımla tartmaktan bitkin düşüyorum.
Bildiğim o ki...
Başarı takıntısı ve endişesine bağlı hayat tarzına karşı direnmek için önce "ayılmak" gerekiyor.
Nasıl mı?
Mesela şunu fark ederek: "Başarmak" takıntısı gitgide "yaşamak"ın yerine geçiyor!
O kutlamalar falan geçtikten, "Başardım işte!" naralarının sarhoşluğu atlatıldıktan hemen sonra müthiş bir boşluk duygusu gelip yerleşiyor ki, incelik tam orada!
Bir başka düğüm noktasını çok sevdiğim bir örnekle anlatayım...
Bir gemide teknik adamsın. Geminin arızasını tamir ettin. Başardın yani! Şimdi motorlar yeniden çalışıyor.
Gemi gidiyor.
Fakat nereye?
Geminin kaptanı sen değilsin.
Belki de bütün gösterişine, ışıl ışıl devasa gövdesine rağmen gemi denizi kaplayan koyu karanlıkta bir buzdağına doğru ilerliyor.
Konunun tartışmaya açılması iyi olacak ve o "Kişisel Gelişim" kitaplarında yazılmayan çok başka yönleri de var.
Başka bir yazıya artık...

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA