Ünlü kadınları kimlerin giydirdiğini biliyoruz. Modanın yaratıcıları olan efsanevi isimler hepimizin belleğinde.
Rahmetli Nejat Eczacıbaşı'nın sık sık seslendirdiği bir gözlemi vardı:
- Zengin erkekler 30 yaşına kadar kadınları soymak, 30'undan sonra da kadınları giydirmek için para harcarlar, derdi Nejat Eczacıbaşı.
İyi de, bu erkekleri kimler giydirir acaba?
Erkek giyimine kadınlar ne kadar karışıp, katkıda bulunur?
Örneğin Atatürk, bütün zamanların bilinen en şık Türk erkeği. Ve Atatürk bekardı.
O günlerden kalan sararmış bir fotoğrafı hatırlıyorum.
Atatürk, İskoçya'dan geldiği belli tweed kumaştan dikilen ve vücuduna kalıp gibi oturan bir golf kıyafeti giymiş. Bağcıklı ayakkabılarından çıkan uzun çorabı, dizinin hemen altında, paçası büzgülü golf pantolonu ile buluşuyor. Başında bir kasket var.
O fotoğrafta yer alan devlet erkanı da, Atatürk'e uyum sağlamak için, pantolonlarının paçalarını çoraplarına sokmuşlar. İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Bayındırlık Bakanı Ali Çetinkaya hatırlayabildiklerim.
Normal elbisenin paçasını çoraba sokunca, Atatürk'ün şıklığını yakalayamamışlar. Olmamış ve hatta komik olmuşlar.
Oysa bu kişilerin hepsi evli insanlardı. Demek eşleri, onların giysileri üzerinde söz sahibi değildiler.
Ben bu bekar erkeklerden en çok Papa'yı kimin giydirdiğini merak ederim.
Televizyonlarda dikkat ederim.
Katıldığı her törende farklı renklerde cüppeler ve başlıklar giyer Papa. Yürümekten aciz, ağzını zor açacak kadar hasta ve yaşlı Papa'nın, herhalde her sabah kalkınca "Bana yeşil külahımla, kırmızı cüppemi, mavi çoraplarımla, tokalı siyah ayakkabılarımı hazırlayın" diye talimat verecek hali yoktur.
Bu merakımı, BBC'nin Roma muhabiri Kieran Cooke giderdi sonunda.
Meğer Papa'yı, Roma'nın Minerva Meydanı'nda mağazası bulunan "Gamarelli" giydirirmiş. Bütün o kırmızı, mor çorapları, rengarenk külahları, farklı farklı cüppeleri, Gamarelli hazırlarmış.
BBC muhabiri, Gamarelli'den bir çift kırmızı kardinal çorabı almış ve 9.5 Euro ödemiş.
Neticede, ebedi ve ezeli bekar Papa'yı kimin giydirdiğini biliyorum artık.
Aslında bir zamanlar, ünlü ve güçlü Ankaralılar'ı kimlerin giydirdiği de bilinirdi.
Ankara'da Necati Halid, İstanbul'da İzzet Ünver vardı. Turgut Özal'la, Yusuf Kenan'ın da adını öğrenmiştik.
Adnan Menderes'in Sulka kravatları, yüksek yakalı ve uzun manşetli gömlekleri, gazetelere konu olurdu.
İnönü'yü hep o giydirdiği için, CHP'nin ileri gelenleri de, ileri gidenleri de Terzi İzzet'ten giyinirdi.
Bunlardan birinin pantolon ölçüsünü alırken İzzet Ünver'in "Beyefendi, takımları sağa mı, sola mı yerleştireyim" diye sorduğu ve o kişinin de "Partimizin sağ ve sola ilişkin son tutumunu bilmiyorum. İsmet Paşa'ya sormalıyım" dediği bile anlatılırdı.
Siz siz olun, "Zarfa değil mazrufa bak" benzeri sözlere fazla kapılmayın. İnsanların ilgisini her zaman zarflar da çeker.