Sahte rakı imal eden çetelerin yakalanması artık polisin ve sonra da adliyenin ilgi alanına giriyor.
Ancak gerçek rakı üreticilerine ve satıcılarına da düşen görevler var.
Anlaşıldığı kadarıyla sahteciler "Yeni Rakı"ya musallat olmuş durumda.
Yeni Rakı'yı kim üretiyorsa, piyasadaki tüm ürünlerini gözden geçirmeli, sahte olmayan rakılar yeniden etiketlenmelidir. Bunun için herhalde bütün şişeleri geri çekmek gerekmez. Ama gerekliyse bu da yapılmalıdır.
Amerika'da 1982'de "Tylenol" kutularından birkaç tanesine zehirli madde (Siyanid) katıldı diye, üretici şirket (Johnson &Johnson) 100 milyon dolarlık 31 milyon paket ilacı piyasadan çekmiş ve güvenli yeni bir ambalajla Tylenol'ü yeniden üretmişti. Google'a "Tylenol Crisis" diye yazarsanız, bu ilaca güvenin nasıl bir kampanya ile yeniden sağlandığını görebilirsiniz.
Bu arada yine piyasada bulunan "Efe" rakısının ağzındaki güvenlik sistemi, tüm markalara örnek olmalıdır.
Ayrıca Tekel'in "Tekirdağ" rakısının da, "Kulüp"ün de sahtecilerin ilgi alanına girmediğini biliyoruz. Yani ülkede bir rakı sıkıntısından söz edilemez. Sadece Yeni Rakı'ya dönük, giderilebilecek bir güvensizlik sorunu var.