Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Darbeler dönemi askerleri mesleklerine yabancılaştı...

Bazen meslekler, çoğunlukla da makamlar insanları içinde bulundukları toplumdan kopartır ve onları yabancılaştırabilir.
Ama kendi mesleklerine ve oturdukları makamlarına yabancılaşanlar da olabiliyor.
Diyelim ki bir ordunun komutanı oldunuz.
Yani hem askersiniz hem de subaysınız.
Ordunun gücünü, disiplinini, savaşçılık mesleğinin gereklerini korumak için sivil topluma yabancılaşmanız mümkündür.
Sivilleri "Disiplinsiz başıbozuklar" ve siyasetçileri de "İlkesiz pazarlıkçılar" olarak görebilirsiniz.
Peki ama siz de bir asker ve bir subay olarak mesleğinizin gereklerine uymak yerine, siyaseti ve pazarlıkçılığı ordu içine taşırsanız buna "Kendi mesleğine yabancılaşmak" denilmez mi?
Şamil Tayyar dünkü Star'da "Günlükler" den alıntılayarak, Org. Özkök'le Org. Yalman arasındaki diyalogu aktarmıştı:

Siyasetin ta kendisi

Hatırlatayım:
- Tarih 15 Kasım 2003...
Aytaç Yalman, Hilmi Özkök'le yaptığı sert konuşmanın sonunda "Size söylemek istemezdim ama geçen yıl size en fazla desteği kim verdi. Şöyle bir düşünün" diye soruyor. Özkök'ün cevabı: "Tabii ki sen verdin ve sana çok müteşekkirim." Yalman: "O halde nasıl olur da böyle bir şeyi bizim hakkımızda düşünebilirsiniz."
Böyle bir uyarıya neden ihtiyaç duyduğunu Yalman şöyle izah ediyor: "Son sözleri söylememin gayesi geçen yıl eğer ben ona karşı Çetin Doğan ile birlikte olsaydım onu paramparça edeceklerdi. Ama ben öyle yapmadım."
Şamil Tayyar yukarıdaki diyalogu ve sözleri şöyle yorumlamış:
- Bu sözlerden anlaşılan, Çetin Doğan'ın 1. Ordu Komutanlığı'ndan emekliye ayrılıp yerine Yaşar Büyükanıt'ın geldiği 2003 Ağustosu'ndaki Şûra hayli gergin geçmiş. Yalman, Doğan'ın karşısında yer almış.

Darbeler döneminin yansımaları

Yakın döneme kadar "Devlet sırrı" olarak kozmik odalarda falan saklanılan belgeler açığa çıktığı için, orgenerallerin aralarında sitemleştikleri konunun doğrudan bir iktidar kavgasını içeren siyasetin yansıması olduğunu anlayabiliyoruz.
Bunlar "Darbeler dönemi"nin komutanları askerlik mesleğine nasıl yabancılaştırdığının kanıtları değil midir?
Yani olay askerlerin sivil siyasete girmesi ile kalmamış, siyaset askerin içinde de bir uygulanma alanı bulmuştur.
"Yabancılaşma" olgusu gündemimize sık sık girdiği için, geçmiş yıllarda da defalarca bunu irdelemeye çalıştım.
Karl Marx'a göre, işçiler kapitalist üretim sürecinde kendi sınıflarına yabancılaşıyorlardı. Bu yabancılaşma (Alienasyon) onların sade günlük yaşantılarını değil, bilinçlerini de etkiliyordu. Örneğin dini inançlar vicdanları yabancılaştırıyordu.

Yabancılaşma ve yabancılaştırma

Günümüzde de ulusalcılara göre globalleşme, insanları kendi kültürlerine ve değerlerine yabancılaştırır.
Bunun gibi kavgalı ayrılıkların ertesinde, çocuklar ebeveynlerine yabancılaşırlar. Buna İngilizcede "Parental Alienation Syndrome" deniliyor.
"Yabancılaştırmak" ise, dışlanmak, aşağılanmak gibi anlamlarla izah edilebilir.
Örneğin bir toplumda bazı kesimler (siyahlar, solcular, sağcılar, azınlıklar v.b) kendilerinin resmi ideoloji veya çoğunluk tarafından dışlanıp, yabancılaştırıldıklarını düşünmeye başlarlar. Bu algılama sonunda örgütlenip, şiddet eylemleri koymaya kadar dayanabilir.
Bütün bunların sonundaki kıssadan hisseye gelirsek...
Mesleğine yabancılaşan ve bu sırada sivil toplumun farklı kesimlerini de yabancılaştıran komutan modeli artık geride kalmak zorundadır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA