Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Davacının akılsızı derdini mübaşire anlatır...

Hepimizin bildiği ve sık sık kullandığı bir deyiş vardır... Sorunlara çözüm bulmakta zorlandığımızda "Gücü gücü yetene" demez miyiz?
Bu deyiş bizden daha güçlü olanların karşısındaki çaresizliğimizi de ifade eder.
Bu çaresizlikten kaçış yollarından biri, güçlüye veya sorumluya değil de, o anda daha güçsüz olana yüklenmektir.
Biz bu durumu toplum olarak defalarca yaşadık.
Örneğin vesayetçi demokrasinin egemen olduğu dönemde "Derin devlet"in güç odaklarını eleştirmeye gücümüz yetmediği için seçilmiş siyasetçilere yüklenirdik.
Derken AK Parti vesayetçi demokrasiyi sona erdirdi.
En azından öyle bir görüntü var şimdi.

Yeni boy hedefi

Varlık sebeplerini derin devlete karşı direnmeye adamış olanlar, birdenbire kendilerini boşlukta hissettiler.
Ve bir anda AK Parti iktidarı eleştirilerin boy hedefi oluverdi.
Bu eleştirilerin merkezinde de Kürt realitesine AK Parti iktidarının yaklaşımındaki çizgi kırılmaları vardı.
Burada yine "Gücü gücü yetene" kuralının devreye girdiğini herhalde görmezden gelemeyiz.
Şu anda Kürt realitesine ilişkin siyaset yine eski çizgiye, yani "Güvenlik" ağırlıklı askeri yöntemlere oturmuş bulunuyor.
Ama bu olgunun ana sorumlusu PKK ve şiddet yanlısı Kürt siyasetçiler değil midir?
Ne var ki AK Parti iktidarını eleştiren ve bu eleştirileri etkili olanların gücü, PKK'ya ve şiddet yanlısı Kürt siyasetçilere yetmemektedir.

Sözümüz geçmiyor

Başbakan Tayyip Erdoğan'a istediğinizi söyleyin ve hatta bu eleştirileriniz terbiye kurallarını zorlayan üsluplara da dayansın.
Alacağınız cevap belki aynı üslubun size yönlendirilmesini içerecektir. Fakat bütün bunlar sivil ve demokratik ortamda yer aldıkları için, bazıları aşırı dozda olan eleştirileriniz de bir noktada yansımalarını bulur.
İktidar izlediği siyasette yön düzeltmelerine gidebilir.
Buna karşı siz ne düşünseniz ve ne yazsanız da, PKK'yı terör eylemlerinden vazgeçiremezsiniz.
Her sabah "Tayyip Erdoğan'ın sinirini nasıl bozabilirim" arayışı içinde kendinizce en vurucu yazıları yazabilirsiniz.
Ama ne yazarsanız yazın, PKK'yı yöneten ve yönlendiren odakların üzerinde etkili olamazsınız.

Davacının akılsızı

Hayat böyledir.
Suriye'deki terörist devleti veya İran'daki teokratik rejimi düzeltecek gücünüz yoktur.
Buna karşı izlenen Suriye ve İran politikaları yüzünden Türk Hükümeti'ni eleştirmek, daha kolaydır.
Bizim Antep ağzında "Davacının akılsızı derdini mübaşire anlatır" denilir.
Evet... Madem Beşar Esad'a derdinizi anlatamıyorsunuz... Madem şiddet yanlısı Kürt siyasetçilere ve PKK'ya söz geçiremiyorsunuz...
O zaman Tayyip Erdoğan'a ağzınıza geleni söylemek en akılcı yol değil midir?
Hatta bazılarınız Türkiye'yi gerçekten "Süper güç" sanıp, Ortadoğu'da ve dünyada olup biten her şeyden Erdoğan'ı ve AK Parti iktidarını sorumlu tutmak özgürlüğüne de sahip çıkabilirsiniz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA