Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Gül ile Erdoğan'ın yolları ayrılabilir mi?

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün TBMM'nin yeni çalışma dönemini açış konuşmasında söyledikleri, sağlıklı bir demokrasiye sahip olmak yolunda ciddi adımlar attığımızın kanıtıdır.
Özellikle Avrupa Birliği yolunda atılan adımlara ara verilmemesi konusundaki uyarısına katılmamak mümkün değil.
Kopenhag Kriterleri yerine Ankara Kriterleri siyaset ve düşünce hayatımıza egemen oldukları zaman neler yaşadığımızı hiç unutmayalım,
Bunun yanında Gül'ün şu sözlerinin altına ben de hiç tereddüt etmeden imza atarım:
"Bir ülkede yazarların, düşünürlerin ve fikir adamlarının görüşlerini korkusuzca paylaşabilmeleri, o ülkeye itibar kazandırır. Aynı şekilde, gazeteciler, haberciler ve bir bütün olarak medya mensuplarının halkı haberdar etme görevlerini yerine getirirken hiçbir engelle karşılaşmamaları da temel esastır."
Bu konuda Hükümet'in 4'üncü yargı paketini açmak üzere olduğunu da hatırlamamız gerekiyor.

Görüş farkları

Sadece görüş açıklamanın suç olmadığı bir hukuk düzeni için, bu yeni pakette ciddi önlemlerin geleceğini biliyoruz.
Gül'ün konuşmasında vurguladığı bazı konularda Başbakan Erdoğan'la aynı görüşte olmadığının vurgulanmasına gelince...
Örneğin tutuklu milletvekillerinin durumları, örneğin BDP'lilerin dokunulmazlıkları...
Cumhurbaşkanı Gül ile Başbakan Erdoğan arasında bazı konulardaki bakış farklarından ötürü kavga çıkması ve bu ikilinin yollarının ayrılması gibi beklentiler, bunlara sahip olanları beklemekten yorgun düşürür.
Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanlığını icra etme modelini artık öğrenmiş olmamız gerekiyor.

Gül'ün modeli

Bu modelde Gül Hükümet'ten gelen ve kendisinin de onayı gereken kararlarda, sakıncalarını ve itirazlarını gereken makamlara önceden duyuruyor.
Bu duyurular etkili olursa zaten sorun da çözümlenmiş oluyor.
Ama Hükümet Gül'ün onayına gönderilen karar konusunda ısrar ederse, Gül bunları imzalıyor.
Çünkü siyasi sorumluluk TBMM çoğunluğuna dayanan Hükümet'e aittir. Anayasaya ve yasalara aykırı olmayan siyasi içerikli kararları Cumhurbaşkanı'nın veto etmesi, onun konumunu da tartışmalı kılar.
Abdullah Gül ile bir önceki Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in siyasete bakış açılarındaki temel fark da budur zaten.
Gül ile Erdoğan arasındaki görüş ve üslup farklarına başka bir açıdan bakarsak...

Asıl mesele...
Bu farklılık aynı zamanda sağlık işaretidir de.
Zamanında maktul ABD Başkanı Kennedy "Görüş farklarımızı yok edemesek de, dünyayı farklılıkların güvende olduğu bir mekân haline getirebiliriz" demişti.
Çoğulcu ve özgürlükçü demokrasinin erdemlerinden biri de bu farklılıkların var olması değil midir?
Türk siyasetinde farklılıkları arayıp bunlar üzerinden yorum yapmayı deneyenlere önerimiz, Gül ile Erdoğan arasındaki değil önce BDP ile PKK arasındaki farklılıkları bulup, bunları yorumlamaları şeklinde olabilir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA