Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

ABD kabuğuna çekilmek durumunda mı?

Ülkeler de insanlar gibi "Bir gün tek başına" kalabilirler mi?
ABD'deki siyasal gelişmeleri izlerken, hayal dünyamda Vedat Türkali'nin "Bir Gün Tek Başına" romanının kahramanı Kenan'ın yerine Türkiye'yi koyuyorum.
Gırtlağına kadar borca gömülmüş olan ABD'de, Obama'nın gündemindeki en önemli sorun, yeni bir ekonomik krizin önlenmesidir.
Yoksulların, ezilmişlerin ve orta sınıf üyesi seçmenlerin oylarıyla yeniden Başkan seçilen Obama'nın, dış dünyadaki sorunlara balıklama dalma lüksü yok...
Obama hem dar gelirli Amerikalıların refahlarını ve sosyal güvenliklerinin kapsamını artırmak, hem de varlıklılardan ve korporasyonlardan daha çok vergi alıp, devletin açıklarını kapatmak zorunda.
Bu da kolay bir iş değil. Çünkü Temsilciler Meclisi'ndeki Cumhuriyetçi çoğunluk, Obama'nın getireceği her yasayı engellemeye kararlı görünüyor.

Yeni izolasyonizm

Bu tablo ABD dış politikasında "Postmodern İzolasyonizm"e dayanabilir.
1823'te ABD'nin o zamanki Başkanı Monroe'nin Birlik Mesajı'ndaki ilkelerle gündeme giren "İzolasyonizm" siyaseti ile, Amerika'nın Avrupalıların işlerine karışmayacağı, buna karşı Avrupalıların da Amerika kıtasına müdahale etmemeleri gerektiği açıklanıyordu.
İzolasyonizmin 1'inci Dünya Savaşı ertesinde yeniden uygulandığını ve ABD'nin, Japonların Pearl Harbour'a saldırmasına (7 Aralık 1941) kadar yeniden kabuğuna çekildiğini biliyoruz.

Krizler bitmiyor

Amerikan iç siyaseti ve ekonomisi, Obama'yı yeni bir izolasyonizme itebilir.
Irak'ın işgali ABD'ye 1 trilyon dolara mal oldu. Ve Irak'ın bugünkü durumu ortada.
Afganistan'da da durum farklı değil. Üstelik Afganistan krizi Pakistan'a da istikrarsızlık şeklinde yansıdı.
Kendi ekonomik krizlerini ve siyasi kararsızlıklarını yaşayan Avrupa Birliği ülkelerinin, global ölçekteki sıcak krizlerde ABD'ye maddi destek verecek durumda olmadıkları da bir gerçek.
Sonuçta Türkiye mesela Suriye'deki krizle galiba "Tek başına" uğraşmak durumunda.
The New York Times'ın etkili yorumcusu Thomas Friedman Milliyet'ten Pınar Ersoy'a verdiği demeçte bu gerçeği özetle şöyle vurgulamıştı: "Obama'nın gündeminde dünya yok! ABD önümüzdeki dört yıl boyunca ekonomiyle yatıp, ekonomiyle kalkacak. ABD bu yüzden Suriye meselesini de Türkiye'yi kullanarak çözecek. Kullanmak kelimesini yanlış anlamayın. Biz aslında size yalvarıyoruz. Biz Suriye'ye parmağımızın ucuyla bile dokunmayacağız. Evde tek başınasınız."

Yeni bir tablo

Friedman dünkü The New York Times'ta aynı tabloyu işlemiş ve mesela "İsrail Başbakanı Netanyahu, işadamı Sheldon Adelson üzerinden Romney'e verdiği desteğin hesabının Obama tarafından sorulacağından endişe etmesin. Çünkü Obama'nın içeride çok işi var" diye yazmıştı.
"Post-modern İzolasyonizm" tabii ki 19'uncu yüzyıldaki gibi olamaz. Zaten Castro'lu, Chavez'li Latin Amerika da, artık "ABD'nin arka bahçesi" değil.
Post-modern izolasyonizm Ortadoğu'ya "İsrail-ABD bağımlılığı"nın yerine "Türkiye- ABD dayanışması"nın ağırlık kazanması veya Filistinlilerin seslerinin daha fazla dinlenilmesi biçiminde de yansıyabilir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA