Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Siyasette de basında da ezbercilik yarar sağlamaz

Siyaseti meslek olarak seçmişseniz, birtakım çifte standartların da bu mesleğin kuralları arasında bulunduğunu bilmeniz gerekir.
Örneğin kendi ülkenizde eleştirdiğiniz bazı durumlar, yabancı ülkelerde de var olduğunda bunları görmezden gelebilirsiniz. Daha da ötesi, kendi ülkenizdeki bu gibi durumları bunların fazlasıyla var olduğu ülkeleri ziyaret ederken eleştirebilirsiniz de. Gerçi eski tarz siyasette bu da pek hoş görülmezdi.
Müteveffa İngiliz devlet adamı Churchill'in "Yurtdışındayken hükümetimi savunurum ama İngiltere'ye dönünce de muhalefet görevimi eksiksiz yaparım" dememiş miydi? Bu konuya Başbakan Erdoğan'ın AK Parti'nin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda dün yaptığı konuşma nedeniyle girdim.

Çin ve basın özgürlüğü
Erdoğan. CHP Genel Başkanı'nın Türkiye'de basın özgürlüğü olmadığını ileri süren konuşmalarına değinirken özetle şöyle konuştu:
"- Kendisi o koltuğa oturduğu andan itibaren Türkiye'yi gazetecileri hapse atan ülke olarak lanse etti. Kendisi Çin'de. Bir zahmet oradaki durumu da Çinli yetkililere sorsun. Onlardan o çok merak ettiği bilgiyi kendisi alsın..."
Şimdi düşünün...
Kılıçdaroğlu resmi konuk olarak bulunduğu Çin'de kendisiyle görüşen yetkililere "Sizde neden basın özgürlüğü yok, cezaevlerinde kaç gazeteci var" diye sorarsa, acaba bu nasıl karşılanır?
Kısacası taş yerinde ve siyasetçi de kendi ülkesinde ağırdır.

Taş yerinde ağırdır
Örneğin MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yi "Silivri'yi herkes ziyaret edebiliyor, ama zor olan Kerkük'ü ziyaret etmektir. Siz ilan ettiğiniz bu ziyareti yapamadınız" diye eleştirebilir misiniz?
Ya da Başbakan Erdoğan'ı "Teröristlerle görüşen yabancı siyasetçileri eleştiriyorsunuz ama Irak yönetiminin terörist ilan ettiği Haşimi ile de siz görüşüyorsunuz" şeklinde eleştirmek ne kadar doğru olur.
Siyasete meraklı bir gözlemciyseniz, konuşmaları dinlerken kendinizi bunlara kaptırmak yerine, bunları evrensel gerçeklerin süzgecinden geçirmeniz daha doğru olacaktır. Bu arada siyaset mesleği ile gazetecilik arasında benzerlikler bulunduğunu da söylemeliyim.
Örneğin bir kitle gazetesi için düşülebilecek tehlikeli durumlardan biri, bu gazetenin yarın ve daha ilerideki günlerde manşetinde hangi konuyu işleyeceğinin okurlar tarafından bilinmesidir.

Gramofon olmak
Aynı tehlike gazete köşe yazarları için de geçerli değil midir? Cumhuriyet'teki ilk genel yayın yönetmenim rahmetli Ecvet Güresin, üst üste aynı konuyu aynı ideolojik vurgularla yazdığımızda bizi "Gramofon olmuşsunuz" diye uyarırdı.
Bizim mesleğe özgü bu tür durumlar, siyaset için de geçerlidir. Sürekli tekrarlandıkları için kabak tadı vermiş söylemleri seslendiren siyasetçi gündem belirleyemez.
Çok tutulan ve iyi satan tüketim ürünlerinin ambalajları bile belirli sürelerde yenilenmez mi? Siyasette de gündeme yön vermek, tekrarlardan kaçınarak mümkün olur... Bu açıdan Başbakan Erdoğan gerçekten başarılı değil mi?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA