Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Sosyalist olmak isterken Nasyonal Sosyalist olmak

Sosyalist olmak üzere yola çıkıp kendilerini Nasyonal Sosyalist olarak bulanların coğrafyasında yaşıyoruz... Bizdeki "Ulusalcı Koalisyon"un katılımcılarını birer birer tahlil edin, yukarıda söylediğimin doğruluğunu görebilirsiniz.
Ama bu bilinçsiz yön arayışı sadece bize özgü değil ki.
Yıllar önce Perestroika ve Glasnost rüzgarlarının estiği Moskova'da "Kooperatif" adı altında aslında özel sermayeye ait olan bir restorandaydım.
Hesaplar ruble ile değil dolar ile ödeniyordu. Dilber Rus kadınları Amerikan pop şarkıları eşliğinde dans ediyordu. Masalar pahalı şampanyalarla, yıllanmış şaraplarla doluydu.
Masalardan birinde oturan yaşlı, kısa boylu, esmer, topluca bir adam ayağa kalkıp bağırarak Rusça bir şeyler söylemeye başladı. Sesini giderek yükseltiyor, öfkeli öfkeli bağırıyordu.

Eski bir komünist
Restoranın garsonları adamın koluna girip dışarı çıkardılar.
Ne olduğunu yanımdaki Rus arkadaşım anlattı bana.
Bu yaşlı adam canını kurtarmak için Baas yönetiminden kaçıp Sovyetler Birliği'ne iltica etmiş eski bir Suriye komünistiymiş. O gün "Böyle komünizm olmaz, sistemi bozuyorsunuz" diye bağırarak Gorbaçov'un reformlarını eleştiriyormuş.
Ben bu tür ikilemlere Türkiye'de de tanık oldum defalarca...
1940'ların ortasında Sultanahmet'e "Saracoğlu Faşisttir" pankartı asan, Sovyet Komünizminden yana olduğu için Sansaryan Han'da işkence gören eski tüfeklerden bir sanatçı tanıdığımla, Stalin döneminin açığa çıkan rezilliklerini konuşmaya çalışıyordum.

Kayıp yıllar
Birden bu eski tüfeğin tüm yaşamını nasıl büyük bir yalana kurban ettiğini, "Sovyetler Birliği yeryüzü cennetidir" propagandasına kendisini adamanın sonuçta nasıl büyük bir boşluğa dayandığını, onun yüzünde gördüm ve konuyu değiştirdim.
Ortanın Solu sloganı ile yola çıkan, ak güvercinlerle simgelenen Bülent Ecevit'in "Kıbrıs fatihi" konumunda miğferli posterlerini de, 28 Şubat post-modern darbesinin siyasi dayanağı olduğunu da görmedik mi?
Kıssadan hisse çıkarmak gerekirse...
Siz siz olun... Sloganların peşinden gitmeyin. Özgürce düşünce açıklamayı savunurken, sizden farklı düşünenlerin özgürlüklerine de saygılı olun.

Slogancılık rahattır
Kendinizi solda görürken, bir anda sağın tam ortasında bulmayın... Kalabalık arasında ve sloganları tekrar etmenin rahatlığını zamana bırakın. Tek başına, özgür ve özerk olmayı da deneyin.
Ve özellikle eylemli kalkışmaları, iktidarların seçim sandığında değiştirildiği demokrasinin alternatifi olarak asla görmeyin. Hukukun üstün olduğu, her alanda serbest rekabetin kabul edildiği, şiddetin ve terörün dışlandığı çoğulcu demokrasinin kıymetini bilin.
İçinde gerçek bilgilerin bulunmadığı, propaganda ve ajitasyon içerikli iletişime inanıp, kendinizi sokak eylemlerinin kargaşasında bulmayın.
İktidarı değiştirmek istiyorsanız siyasete girin, bir partiye katılın. Sokakta eylem yapacağınıza meydanlarda miting düzenleyin, kitleleri yanınıza alın.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA