Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Gösteriler siyaset alanından güvenlik alanına taşınıyor

Dikkat ettiyseniz sokaklardaki eylemcilerle aynı görüşte olmayanlar da vandalizmi kınarlarken, özgürlük ve hoşgörü istediklerini seslendiren gençlerin konumlarını bu kınamanın kapsamı dışında tutuyorlar.
BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık da dün İzmir'de gazetecilerle konuşurken aynı özeni göstermiş ve şöyle demiş: "- Bazı kesimler sandıkta yenişemedikleri iktidar partisini acaba farklı alanlarda nasıl devirebiliriz ne yapabiliriz anlayışı içinde oldular. Askerlere davetiye çıkardılar. Biz AK Parti ile çatışırız kavga ederiz ama bunun yolu yöntemi sandıkta hesap görülür.

Masumane talepler

- Gezi olayında çok masumane talepleri olan kesimi bunun dışında tutuyorum. Bir taraftan bayraklarla bayrakların sopalarıyla linç operasyonu gerçekleştirenlerin art niyetli olduğunu düşünüyoruz.
Özellikle 'Mustafa Kemal'in Askerleriyiz' diyerek sokakları tetikleyenlerin ulusalcı milliyetçi kesimlerin aslında niyetlerinin iyi olmadığını biz de biliyoruz."
Kendilerini AK Parti'ye oy veren yüzde 50'nin dışında gören ve mutsuzluklarını vandalizme dönüştürmeden kamuoyuna duyuran kesimlerin mesajlarının, Başbakan Erdoğan tarafından da algılandığı kesindir.

Azınlık ve çoğunluk

Başbakan'ın televizyonlarda yayınlanan "Millete Hizmet Yolunda" konuşmasındaki şu cümleler bunun kanıtları değil mi? "
- Azınlığın çoğunluğa hükmettiği bir ülke, demokratik bir ülke olamaz, hukuk devleti olamaz, sosyal devlet olamaz.
Bununla çoğunluğun azınlığa tahakkümünü de asla kastetmiyorum. Ama demokrasilerde şüphesiz ki azınlığın çoğunluğa tahakkümü de asla mümkün değildir
- 'Bizim yaşam tarzımıza karışılmasın'
diyenler, başkalarının yaşam tarzına da müdahale etmemeli, başkalarının yaşam tarzlarına da saygı duymalıdır. Demokrasi, çoğunluğun azınlığı ezmesi, azınlığı reddetmesi, azınlığın tercihlerini yok sayması da asla değildir."

Eylemler ve polis

Ancak özel yaşamlarına müdahale edileceğinden endişe duyan, daha fazla hoşgörü ve özgürlük isteyenlerin, sokak gösterilerini bir hayat tarzı veya akşamlık eğlence haline getirmekten kaçınmalarının zamanı gelmiştir.
Neticede bu gösteriler bu noktadan sonra anarşi ve terörün kaynağı olarak görülmekte. Özgürlük ve hoşgörü için sokaklarda eylem koyanlar kaçınılmaz biçimde karşılarında polisi ve güvenlik güçlerini bulmaktalar.
Daha da dramatik olan durum ise, bu kesimlerin düşüncelerinin kamuoyuna Levent Kırca üslubundaki söylemlerle tercüme edilip yansıtılması değil midir?

Demokrasi ve vatan

"Vatanımı seviyorum ama yönetimi sevmiyorum" diyebilmek özgürlükçü demokrasilerde doğal bir haktır. Ama bu hakkı istikrarsızlığa ve şiddete kaynak olan eylemlerle vatanı kargaşa sahnesine dönüştürmek için kullanmak, hiçbir demokraside kabul edilemez.
Sonuçta bu eylemlerin siyaset alanının dışına itilmeleri ve bir "Güvenlik sorunu" biçiminde algılanmaları kaçınılmazdır.
Bu gidişi görmemek ve eylemleri teşvik etmek ancak kötü niyetli olmaya bağlanabilir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA