Basketbolda organizasyon ve takım ruhu o kadar değerli ki, dün gece bizi müthiş bir zafere taşıdı büyük bir paylaşım ve kazanma isteği ile. Önce Ersan... Yunan 4 numaraların yardımlardan ona geç dönecekleri gün gibi aşikardı. Bunu çok iyi bilen Kerem Tunçeri onu hazırladı "al da at diye" ve Ersan da attıkça coştu, coştukça attı. Kerem Tunçeri ve Ender müthiş bir oyun zekası ve sakinliğiyle hücum gücümüzü hep üstüne koyarak oyun içinde geliştirdiler. Topu çok akıllıca kullandığımız sabırlı hücumlarla Ömer Aşık ve Semih'i pota altında çemberle baş başa bıraktık. Onlar da smaçlarıyla seyirciyi havaya soktu.
Ömer Onan bu paylaşıma müthiş bir savunma ile katıldı. İlk çeyrekte Spanoulis'i öylesine sildi ki, koç Kazlauskas 4. çeyrekte onun kadroda olduğunu dahi unuttu.
Hücumda yaşadığımız sıkıntılı dakikalarda müthiş bir savunma ile Yunanistan'a sadece çok uzak üçlük şansı tanıdık. Rakibin çok düşük üç sayı yüzdeleri, bizim savunma paylaşımımızın istatistiklere yansımasıydı. Bu da Tanjeviç ve ekibinin bu harika paylaşıma kattığı olumlu değerdi.
"Hepimiz kırmızıyız" çağrısına uyan seyirci öylesine inanmış ve kenetlenmiş gelmişti ki salona, her sayıda, her çalınan topta, her alınan ribaundda onların enerjileri, yürekleri ve desteği vardı paylaşımın müthiş bir parçası olarak. Yol daha uzun... Ama dünkü müthiş keyifli galibiyet, bize formülü daha üçüncü maçtan verdi: Sonsuz kazanma isteğini ve bereberliğini tribünlere yansıt, artı tribünlerden fazla fazla karşılığını al.

MAÇIN ÜÇ ANAHTARI
* Daha sahaya çıkmadan bile gözlenebilen 12 Dev Adam'ın müthiş kenetlenme gücü
* Böylesine tansiyonu yüksek bir maçta sahada çok sakin kalma başarısı
* En az takım kadar arzulu müthiş seyirci