Kamuoyunun yakından tanıdığı bir işadamı "Adımızı da yazacak mısınız?" dedi.
Birkaç kişi daha ona katıldı.
Anlaşıldı... Herkes "Bir şeyler söylemek" istiyordu... Ama... "Adının yazılmasını" istemiyordu.
Turgut Özal'ın, Süleyman Demirel'in uçağından tanıdığımız Zeynel Abidin Erdem "İsim yazmanızda bir sakınca yok" diyerek söze girdi: - Çankaya'ya kapanıp kalan değil, yurdu ve dünyayı dolaşan Cumhurbaşkanı istiyoruz.
Sonra... "Diğerleri" konuşmaya başladılar:
* Türkiye "Koşan Cumhurbaşkanı'na" alıştı... Özal gibi... Demirel gibi... Gül gibi.
* Cumhurbaşkanı "Ulaşılmaz şahsiyet" olmamalı... Başı dara düşen aradığında ona rahatça ulaşmalı.
Kimse "Şu kişi olsun, bu kişi olsun" diye isim vermedi.
Kim konuştuysa... Çankaya'da "Nasıl birini görmek istediğini" söyledi.
Dikkat ettik... Tek bir kişi bile "Bürokrasi kökenli bir isim Cumhurbaşkanı olsun" demedi.