Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SÖZÜN ÖZÜ ÜNAL ERSÖZLÜ (EGE)

Hayat notları: İyi hissetmek

Geçen gün bir dostum; 'Nedenini bilmiyorum, ama kendimi hiç iyi hissetmiyorum' dedi.
'Modern değerler' ile hiç tükenmeyen 'tüketim canavarlığının' arasına sıkışan günümüz insanının, galiba en temel sorunu kendisini bir türlü 'iyi hissedememesi.'
İnsan benliğine yabancılaşınca, içinde oluşan boşluğu doldurmak için, hep kendisini oyalayan bir varlık aslında.
Ama derinlerde bir yerde, o boşluk bir türlü dolamayınca, buyurun artık sürekli bir 'iyi hissedememe' sahnesinin acıtan kısır döngüsüne.

***

Oysa her insan, ne kadar eşsiz.
Her insan, özünde ne kadar özel.
Her insan, özgün, ne kadar güzel.
Her insan, kalbinin uçurumlarında saklı 'sevgiye', 'şefkate', 'iyiliğe' sahip aslında.
Ama işte bu farkındalıktan uzaklık, içi hiç doldurulamayan o kaygılı boşluğun daha da büyümesine neden oluyor hep. Ve insan, durmadan sıkılan, üzgün bir varlığa dönüşüyor böylece. Ardından kendisini hiç "iyi hissedememe" ustasına...
***

Bir yanıyla, modern hayatın bin türlü sorunuyla sürekli yüzleşmek zorunda kalan insanın, giderek kendisine yabancılaşmasına araç olan zorlu gündelik hayat arenası, haklılık içinde çaresizleştiriyor bu tabloyu. Hele ki bu arena, bir de zorbalıklar ile çevrilirse, hiç yaklaşmayın yanına. Yine de içinde saklı o çok güçlü 'sevgi duygusu', tek umudu galiba insanın.
İnsan bu güçlü duyguyu içselleştirdiğinde, günümüzün 'moda' deyimiyle daha pozitif bir noktada durabilirse, kendisine 'olumluluk' taşıyan bir zihinsel bakış üretebiliyor.
***

Çünkü 'olumluluk' ya da temelinde 'olumluluk içeren' zihinsel yaklaşım, insanın farkındalığını da artırdığı için, ortaya sonuçlar kapsamında, bir 'olumluluklar zinciri' de çıkarıyor kaçınılmaz olarak. Yani ne ekersen onu biçiyorsun özünde. Eğer ektiğin sürekli 'olumsuzluk' ise benzerini biçiyorsun. Aksine ise, aksini biçiyorsun. Elbette olumluluk, sevgi içeren bir insanlık durumu.
Bu aslında, insanlığın çok eski zamanlarına ait, 'kadim' bir bilgi notu sayılır bir yanıyla.
Örneğin bakın ne demiş Yunanlı oyun yazarı Sofokles (MÖ 496- 406) asırlar önce:
"Bir kelime, bizi hayatın tüm ağırlığından ve acılarından kurtarır. O kelime 'sevgi'dir."

***
Belki de duygularımızla, kullandığımız sözcüklerle, davranışlarımızla; eğer bir 'iyilik çemberinin içindeysek', eğer 'olumlu' olana, 'olumluluk hissine', ruh hali olarak yakınsak; kendimize hiç bilmediğimiz, adını koyamadığımız bir sevgi durumu üretiyoruz bulunduğumuz yerde.
İşte bu bize 'iyi hissetmeyi' taşıyor. İyi hissetmeyi öğrendikçe, olumluluğu örgütlüyoruz hayatta. Olumluluğu örgütlediğimizde ise hayat kendiliğinden değişiyor. Bu değişim, bizi çevreleyen tüm olumsuzluklara rağmen, bir dilekle bütünleşerek olumlu oluyor sanki.
***

Bilmem bu kısa yazıda anlatabildim mi derdimi. Bir zamanlar, ironik zekası ve yaratıcılığı ile de ünlü, İngilizler'in büyük oyun yazarı Bernard Shaw (1856-1950) şöyle demiş örneğin:
"Hayal etmek yaratmanın başlangıcıdır.
Arzuladığınızı hayal edersin.
Hayal ettiğini istersin.
Ve sonunda istediğini yaratırsın."

***
İnsanda, 'koşulsuz olan', 'vicdana kulaç atan', 'şefkati tanıyan', 'güçlü sevgi duygusuyla' yola çıkma hali; önce 'olumluluğu', sonra da 'olumluluklar zincirini' doğuruyor galiba.
Bu nedenle, aslında insan hep 'kendini iyi hissetmeyi' öğrenebilecek çizgide. İyi hissetmeye layık bir varlık. Ama bunu öğrenmesi, bunun üzerinde çalışması gerekiyor. 'Pozitif' olması gerekiyor. Elbette, 'kötü davranan, kötü olan, kötüye endekslenen, kötülük üreten' insanlık ruh halleri, zaten 'iyi hissetmeyle' tanışamaz. Bu yazının esas derdi; kendisini kötü hisseden iyi insanlarla.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA