Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SÖZÜN ÖZÜ ÜNAL ERSÖZLÜ (EGE)

Hayat notları: Fırtınalı şair

Vakit gece yarısını çoktan geçmişti. Şiir adasına sığındığım çalışma masamda, fısıldayarak Arthur Rimbaud'nun ünlü 'Sarhoş Gemi'sini okuyordum. Belki 'onlarca kez' okumuştum. Ama hep aynı yerde, yine bir 'ilk' tadındaydı. "Ölü sularından indim nehirlerin" dizesiyle başlayan şiir, insanı hem derinlerde bir yerde sessizce hüzünlendiriyor, hem de yaşam tutkusuyla dolup taşmasına neden olurken, varoluşun anlam arayışına doğru kışkırtıyordu. Birbirini kovalayan dizeler akıp duruyordu:
"Yeter, yeter ağladıklarım; artık doymuşum
Fecre, aya, güneşe; hepsi acı, boş, dipsiz,
Aşkın acılığı dolmuş içime, sarhoşum;
Yarılsın artık bu tekne, alsın beni deniz"
diyordu Rimbaud; insanı, denize ve sadece şiire çağırarak.

***
Arthur Rimbaud (1854-1891), ah o şiirin başkaldıran asi çocuğu. Sembolizmin büyük temsilcisi, fırtınalar arasında doğurduğu şiirleriyle ünlü, aykırı şair. Sarhoş Gemi'yi yazdığında, henüz 17 yaşındaydı. Şiirleri gibi, fırtınalı bir hayat sürdü. Yaşamı 'şiirle' değiştirebileceğini düşündüğü hayat serüveninin ikinci yarısında; hüzünlerin, serseriliklerin, alt üst oluşların kocaman koynunda; bir tüccar olarak, tek bacağı kesik, maceralı hayatına veda ettiğinde ise 37 yaşındaydı.
***
Fırtınalı şiirleriyle, döneminin bütün yerleşik sanat anlayışlarını yerle bir eden, günümüzde tazeliğini koruyan, yüz binlerce insanın okumayı sürdürdüğü şair, belki Sarhoş Gemi'de çizmişti yazgısını:
"Gördüm şimşekle çatlayıp yarılan gökleri,
Girdapları, hortumu; benden sorun akşamı,
Bir güvercin sürüsü gibi savrulan fecri.
İnsana sır olanı, gördüğüm demler oldu."

***
Gördüklerine dayanamadı belki. Bu nedenle mi acaba, şiire çok erken veda edişi! Rimbaud'nun aniden, 25 yaşına bile ulaşmadan susuşu. Sözün simyasında belki, artık her şeyi tamamladığını düşündü. Yazdıkları yetmişti Rimbaud'ya; hala hepimize okudukça yettiği gibi. Herhalde kendisini yinelemek istememişti Rimbaud. 1879 yılında, henüz 25 yaşını sürerken, ilk ciddi hastalığı sırasında, dostu Delahaye artık sadece şiir ve yazınla uğraşmasını istediğinde; "Böyle bir şeyi artık hiç düşünmüyorum" diyerek noktayı koymuştu Rimbaud.
***
İçindeki ışık mı sönmüştü, hissettiklerine dayanamamış mıydı? Bilmiyoruz. Sonrasında, kendisini serseri rüzgarlara vurdu Rimbaud. Avrupa, Ortadoğu ve Afrika, neredeyse tüm dünya. Bir seyyah, işte tüccar Rimbaud. Hatta bir ara, dönemin popüler işi 'silah tüccarlığı' da yapmıştı. Hatta 'tutsak ticareti' bile. Kalbinin ışıkları, karartma gecesi gibi grileşince, kocaman ozan Rimbaud'nun yerini, çıldıran bir Rimbaud almıştı. Kendisini giderek yitiren, acıya, acıyla koşan; çözülen bir Rimbaud.
***
Sonra yıl 1891. Bir şubat ayı. Rimbaud, sağ bacağındaki şiddetli ağrılardan şikayetçi oldu. Ağrılar giderek arttı. Karanlığın içinde bir kanser uru sızmıştı bacağına. Aden'den gemiyle Marsilya'ya geçti ağrıların kucağında. Birkaç gün sonra, bir ayağı ağır bir ameliyatla kesilmişti. En çok 10 ay sürdü tek ayakla yaşamı. Kasım 1891'de henüz 37 yaşındayken, Marsilya'da hayata gözlerini kapadı Rimbaud. Söz simyacısı, şiirin büyük ismi. Sarhoş Gemi'yi kaleme alırken 17 yaşında, belki hayatının trajedisinin ilk işaretini bilerek vermişti:
"Ben sizinle sarmaş dolaş olmuşum, dalgalar,
Pamuk yüklü gemilerin ardında gezemem;
Doyurmaz artık beni bayraklar, bandıralar;
Mahkûm gemilerinin sularında yüzemem"
demişti.
Kendince sözünü tuttu.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA