Türkiye'nin en iyi haber sitesi
TULU GÜMÜŞTEKİN

Wikileaks

Son on yıldır, internetin hayatımızdaki etkisinin daha ne kadar artabileceğini kendimize sorar hale gelmiştik. Wikileaks, dünya çapında bir iletişim sisteminin tüm bildiğimiz dengeleri ve adetleri nasıl değiştirebileceğini birkaç saatte bizlere öğretti.
ABD Dışişleri'nin internete aktarılan kriptoları, önümüzdeki dönemlerde daha çok tartışılacak. Hangi yönden ele alırsanız alın, bu olay çok ciddi boyutlarda siyasi ve diplomatik bir skandaldır. Ancak her skandal gibi, sadece bu yönüyle anılacaksa, unutulup gider ve yeni skandallar için yer bırakır diye düşünebiliriz.
Bu defa böyle olmayacak, bu herhangi bir belge skandalı değil, tüm davranış biçimlerimizi gözden geçirmemizi gerektiren, büyük bir olasılıkla yeni bir "etik" oluşmasına yol açacak tarihi bir dönemeçteyiz. İnternet öncesi hiçbir mecra, bu kadar kısa bir zaman zarfında, bu denli çok sayıda belgeyi dünyanın her yerinde isteyenin anında ulaşabileceği biçimde kamuoyunun dikkatine getiremezdi. İnternet bunu başardı.
"Belge sızarsa" diye internet kullanmaktan vazgeçilmeyeceğine göre, artık eski davranış biçimlerini muhafaza ederek, mahremiyetin hiçbir zaman bozulmayacağını varsayarak toplumsal alandaki ilişkilerimizi götüremeyeceğiz. Telefon konuşmaları ve onların çeşitli nedenlerle dinlenmesi, bu konularda zaten bizlere önemli ölçüde bir ders olmuştu. Şimdi yazışmalara da bir üslup ayarı gerektiği ortaya çıktı.
Sızdırılan belgeler şimdilik çok sayıda değil, ne var ki giderek daha ciddi sorunlar yaratacak gibi duruyor. İç politikada, hukuki tazmin yolları aranacağı konusunda belirli işaretler verildi. Hukuki açıdan böylesi bir konuda neler yapılabileceğini hiç kimse kestiremiyor çünkü daha önce böylesi bir durum hiç yaşanmamıştı. Ne var ki bu belgelerin hazırlanışındaki özensizlik, kullanılan üslubun düzeysizliği ve belgelerin muhafaza edilmesinde gösterilen savrukluk, bunu yapanları yeterince kamuoyu nezdinde cezalandırmıştır diyebiliriz.

Bir dizi dedikodu

ABD ve müttefikleri ile olan ilişkilere bakıldığında, ABD tarafında kabul edilmesi çok kolay olmayacak derin yaralar açtığı muhakkak bir skandaldan bahsediyoruz. Gerçi İtalya başbakanından Libya liderine giden bir dizi "sızdırılmış haber", aslında uluslararası medyayı internetten takip eden herkesin çok rahatlıkla bulabileceği basit olguları içeriyor. Burada ilginç bir şey bulmak mümkün değil. Sadece "diplomatik dil" ile gerçek düşüncelerin kimi zaman ne kadar ayrı yönlerde geliştiklerini anlamak mümkün olabilir.
Bir bütün olarak bakıldığında, Türkiye hakkında yansıtılan haberler, bazı kabine üyelerinin birbirini çekiştirdiği şeklinde kaleme alınmış, daha sonraki gelişmeler göz önüne alındığında inanılması çok da kolay olmayacak bir dizi dedikodu görünümü veriyor. Daha heyecanlı olabilecek tarafları, özellikle Azerbaycan ile giderek bozulan ve sızdırılan haberlerde bozulacağı önceden bildirilen ilişkilerde yatıyor. Azerbaycan'daki rejimin giderek otoriter bir hal alması, yakında gündeme gelecek son derece önemli ortak projelerde Türkiye'nin başını ağrıtabilecekken, bu belgelerin sızması sonucu cumhurbaşkanı nezdinde tazelenen bir karşılıklı güven ilanı gerçekleşti.
Bugüne kadar gördüğümüz belgelerde önemli noktalardan biri de, ABD'nin, Türkiye'nin AB üyeliği için nasıl daimi bir çaba ve arayış içinde olduğu da çok açık biçimde ortaya çıkması. Fransa ile ABD'nin arasındaki en önemli sorunun, Türkiye ve onun AB üyeliği olduğunu anlıyoruz. Her ne kadar belgelerin bir bölümü, Türkiye'nin son dönemlerdeki aktif politik açılımları konusunda endişeler dile getiriyorsa da, ABD'nin stratejik anlamda Türkiye'nin AB üyeliğine verdiği önemli desteği her aşamada kullanmış gibi görünüyor. Fransa ile ilişkilerimizin daha da gerilmemesi için çok ciddi çaba sarf edilmiş olduğu anlaşılıyor.
Bu belgelerin yarattığı ve yaratacağı etkilerin tartışılması daha çok uzun sürecektir. Ancak herkesin muhtemelen hemfikir olacağı nokta, bu olayın bir milat olduğu, önümüzdeki dönemlerde artık kamusal alanda eskisi gibi davranma ve fütursuzluk yapabilme olanağının tümüyle ortadan kalkacağıdır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA