Türkiye'nin en iyi haber sitesi
TULU GÜMÜŞTEKİN

Zor fakat umut verici bir dönem

AB ile açılan 22. fasıl, tehlikeli bir durgunluğa itilmiş olan ilişkilerimizin hayatiyet kazanmasını sağladı. Kazanılan ivmenin sürmesi için, bu faslın açılmasını takip edecek olan adımların neler olabileceği ise tartışma konusu... AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, iki önemli konuda kısa vadede gelişmeler olabileceğine işaret etti: Bunlardan birincisi, Kıbrıs'ta yıllardır sürüncemede olan toplumlar arası görüşmelerin önemli bir noktaya gelmiş olması. İkincisi de, uzun zamandır AB tarafından askıda tutulan vize serbestisi konusunda olumlu gelişmeler bulunması.
Vize konusu, artık AB ile olan ekonomik, ticari, kültürel, insani her türlü ilişkimizi çok ciddi yıpratmaya başladı ve varlığını haklı kılabilecek hiçbir caydırıcılığı bulunmuyor. Kaçak göçmenler, zaten vize ile AB'ye girmiyor, girmek isteyen olursa da, dış sınırlarda ilk kontrolde geri çevirmek mümkün. Vizesiz seyahat, çalışma ve yerleşme izni almak anlamına da gelmiyor. Sadece üç ayı geçmeyen turistik gezileri kapsıyor. Vize kolaylığı adımlarının atılması, AB tarafından gerçekten "dostane" bir tavır takınıldığına Türk kamuoyunu inandırabilecek yegâne unsur gibi gözüküyor. Elde edilmesi çok zor ve pahalı bir vize sisteminden vazgeçmek, AB'nin Türkiye'ye yönelik "ortaklık" iradesini inandırıcı biçimde ortaya koyabilir.
Kıbrıs konusu ise, 1963'ten beri sorun olarak devam ediyor. 1974'ten itibaren, adadaki her iki kesim de birbirinden ayrı yaşamaya alıştığı için, ciddi bir "çözüm isteği" oluşturmak geçmişte çok güçtü. Kofi Annan'ın adıyla anılan çözüm planı, 2004'te adada kalıcı bir istikrar oluşturabilirdi, ancak KKTC nüfusu, geleceğini "özgür ve birleşik bir Kıbrıs'ta" ararken, Güney Kıbrıs nüfusu, yaklaşan AB üyeliğine de güvenerek çözümü büyük bir çoğunlukla reddetti.
G. Kıbrıs'ın, tekrar masaya oturabilmesi için, büyük ölçüde ekonomisinin iflas etmesi ve Rusya ile olan garip finansal ilişkilerinin teşhir edilmesi gerekti. G. Kıbrıs'ın, Yunanistan'ın ve Rusya'nın güdümünde bir vergi cenneti haline gelmesi, diğer AB ülkelerini çok ciddi biçimde tedirgin etti. Ekonomisinin ihtiyaç duyduğu 17 milyar euro gibi bir yardım paketi bile, AB tarafından yarı yarıya azaltılarak kabul edildi.
G. Kıbrıs, ufak ve taşralı bir ülkenin bütün hezeyanlarını yaşayan bir kamuoyuna sahip... AB'de çıkan euro krizinin, Kıbrıs'ta çözüme zorlamak için çıkarılmış olduğunu ciddi biçimde yazıp söyleyen bir medya ve siyasi kesimi var. Ancak, bütün umudunu bağladığı deniz altı doğalgaz yatakları için, eğer Türkiye'nin muhalefeti devam ederse, yakında on beş seneyi aşacak bir süre beklemek zorunda kalabilir. Oysa on beş hafta bile G. Kıbrıs için çok önemli. Bu nedenle çözüm masasına oturmak zorunda kaldığını söyleyebiliriz.
Kıbrıs'ta çözüm ışığı belirmesi, Türkiye ile AB'nin vize başta olmak üzere diğer alanlarda da birbirine yaklaşmasını destekleyecek ve fazıl bir daire yaratacaktır. Türkiye'nin, yoğun bir seçim dönemine girdiği aşamada, AB ile ilişkilerini güçlendirerek istikrarını artırması herkesin, her siyasi hareketin yararınadır. Siyaseti partilerde değil, başka platformlarda yapmak arzusunda olanların da, AB konusunun dışında tartışma alanları yaratmaları, bu zor fakat umut verici dönemde sürece daha yapıcı bir katkı sağlayacaktır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA