Türkiye'nin en iyi haber sitesi
TULU GÜMÜŞTEKİN

Ortadoğu'dan yayılan tehlike

Gazze'de dökülen kan durdurulamadı. İlan edilen ateşkeslerin hiçbiri uzun ömürlü olmuyor. Savaş dördüncü haftasına girdi ancak durdurulamıyor. Bu defa, 2009'da olduğu gibi, Hamas İsrail'e saldırıların sonlandırılmasına çalışmıyor. Muhtemelen 2009'da ateşkesi kabullenmekle hata yaptığını, Gazze'ye barış değil esaret geldiğini düşünüyor. Geçen çatışmalar sonrasında, Hamas, ateşkesi kabul ettiğinde, Gazze'nin altyapısının yarısı çökmüş durumdaydı. 2009'da sağlanan ateşkes, Gazze'yi ve Filistin halkını belki belirli bir normalleşmeye götürebilirdi. Gazze yeniden inşa edilebilirdi.
Bu olmadı. Ateşkes sonrasında abluka artarak sürdü, Gazze'ye hiçbir ciddi yaşam perspektifi verilmedi. Dar bir sahil şeridine, 360 kilometre kareye sıkışmış iki milyona yakın Filistinli, ne karadan, ne de denizden herhangi bir çıkışa sahip. Müslüman Kardeşler'in Mısır'da iktidara gelmeleriyle, Gazze'nin Mısır'a açılan Refah kapısında ciddi bir canlılık oldu, ancak büyük ölçüde yeraltı tünelleriyle gerçekleştirilen asgari ticaret (ve doğal olarak kaçakçılık) dışında, Gazze ekonomisini canlandırabilecek herhangi bir gelişme olmadı. Mursi iktidardan darbeyle düşürüldüğünde, Mısır damarı da kesilmiş oldu. Savaş durdurulsa bile, Dünya Sağlık Örgütü, bugünkü haliyle organize olmuş bir Gazze şeridinde 2020'den sonra insanların yaşayabilmesinin çok zor olacağını açıklamış bulunuyor.
Gelinen aşamada, 56 İsrail yurttaşına karşı, sayıları bin yedi yüzü çoktan aşmış Filistinli hayatını kaybetmiş bulunuyor. Uluslararası düzeydeki gayretlere rağmen ne İsrail'deki Netanyahu iktidarı, ne de Gazze'deki Hamas iktidarı bu koşullarda ateşkes istiyor. Netanyahu, operasyonların uzun süreceğini resmen açıkladı. Hamas da, ablukanın sürdürüleceği koşullarda ateşkesi reddediyor. İsrail, Gazze'deki yeraltı tünelleri sisteminden çok ciddi endişe duydu. Ortadoğu bir savaş alanına döndüğü için, Hamas son çatışmadan bu yana çok şey öğrenmiş, daha iyi organize olmuş ve çok daha etkili savaş düzenekleri oluşturmuş görünüyor. Coğrafi konumları hiç benzemese de, İsrail ordusunun savaştığı Hamas, giderek ABD ordusunun Vietnam'da savaştığı ve kaybettiği Vietkong gerillalarına benzemeye başladı. En önemli fark, ABD kendi ülkesinden binlerce kilometre ötedeki topraklarda savaşıyordu, İsrail kendi sınırlarında savaşıyor. Bu nedenle de, İsrail sivil halkı yaşadığı gerginliğe rağmen Netanyahu'ya muazzam bir destek veriyor.
Bu açılardan bakılırsa, Gazze'deki çatışmaların ne galibinin olması, ne de kalıcı biçimde durulması mümkün görünüyor. Başkan Obama, "Gazze'nin tümüyle silahsızlandırılması" önerisini iki gün önce dile getirdi. Böylesi bir adım, İsrail kamuoyunu belki ferahlatır, ancak 1967 sınırlarına çekilmeyi reddeden, bir Filistin devletinin kurulmasını devamlı sabote eden İsrail politikası, ABD başta olmak üzere gelişmiş ülkelerce desteklenirse, kimse Filistin halkının bu tür anlaşmalara umut bağlamasını beklememeli... İsrail, ne kadar uluslararası tanınmış sınırlar içinde güvenle yaşamak hakkına sahipse, Filistin halkı da aynı haklara sahip. Bu yaklaşımda, bugün inanılmaz bir eşitsizlik var. Bu eşitsizliği gidermeyecek hiçbir girişim, ne Gazze'ye barış getirir, ne de atılan korkunç düşmanlık ve intikam tohumlarının yeşermesini engeller. Bütün Gazze halkını yok etmeye çalışmak, çözüm değildir. Bütün Yahudi ırkını yok etmek için yola çıkanların başına gelenler hatırlanmalıdır. Demokratik rejimlerin, mazlum Filistin halkına yapılan haksızlığı kabullenmesi ve savunmasıyla oluşan, Ortadoğu'dan dünyaya yayılan ve giderek büyüyen bu tehlikenin önü hemen alınmalıdır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA