Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN CELAL GÜZEL

Uludere istismarı devam ettiriliyor

İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Uludere Olayı hakkında konuştu. Terör konusunda 'ince politika' yapmayı beceremeyen ve doğru bildiklerini açıkça söylemekten çekinmeyen Bakan Şahin, kendisinden daha politik davranan 'sağcı' basının dahi itiraf etmediği ve terör örgütünün oyununa geldiği bu mesele hakkında görüşlerini sıraladı. Şöyle ki:
1. Başta CHP lideri Kılıçdaroğlu ve PKK/ BDP'liler, olaydaki sorumluluğu Başbakan'a ve Hükûmet'e yıkmak için ikide bir 'Vur emrini kim verdi?' diye itham edip duruyorlardı. Böylece hem siyasî iktidarı, hem de TSK'yı yıprattıklarını düşünüyor; bir yandan da olayı gündemde tutup terör örgütü lehine istismar ediyorlardı. İdris Naim Şahin çıktı ve açıkça 'Vur emrini komutanlar verdi' dedi. O anda emri, Hava Kuvvetleri'nde görüntüleri analiz eden komutanların vermesinden daha tabiî ne olabilirdi? Bu analizi yaparak vur emrini veren komutanlar hatâ yapmışlardı ama bunun kasıtlı olması mümkün değildi.
2. Hayatlarını bir yanlışlık neticesinde kaybeden ve çoğu genç olan bu kişilere herkes çok üzüldü. Lâkin, 'Orada ne işleri vardı?' sorusunun cevabını da vermek lâzımdır. Aksi takdirde mâşerî vicdanı tatmin edemezsiniz. Bu 34 kişi, çok ağır bir suç olan 'kaçakçılık suçu'nu işlemek için bu dağbaşında bulunuyorlardı. Bu suçu işlemelerine rağmen hayatlarını kaybetmeleri elbette üzücü olmuştur. Lâkin bu kişileri, sanki kahraman ya da şehit gibi lânse etmenin de mânâsı yoktur.
3. Olayın cereyan ettiği bölge, terör örgütü KCK'nın kontrolünde olan bir bölgedir. Aralarında örgüt üyesi bulunduğu da bilinen bu gençlerin, PKK'ya finans sağlamak için kaçakçılık yaptıkları bir gerçektir. Diğer bir deyişle, bu kaçakçılık faaliyeti terör eylemlerinin yan kolunu oluşturmaktadır. Kaçakçılar malı PKK'dan almakta ve kârı da PKK'ya vermektedir.

***

Şimdi sorarım sizlere, İçişleri Bakanı'nın hangi görüşü gerçeklere aykırıdır? Bilâkis Bakan Şahin, milyonların düşünüp de dile getiremediklerini kalkıp açıkça söylemiştir. Üstelik, bütün bu gerçeklere ilâveten, Uludere Olayı'nın PKK ile MOSSAD'ın tezgâhladıkları bir oyun olduğu kuvvetle muhtemeldir. Ne yazık ki bu oyun Türkiye'ye zarar vermiş; terörle mücadelede aleyhimize kullanılmıştır.
Başbakan Erdoğan'ın, olayın daha fazla istismarına mâni olmak için, 'Bu konuda açıklama yapılmasını doğru bulmuyorum' demesi, hem millî menfaatlerimiz açısından hem de politik bakımdan isabetli bir tutumdur.
Diğer taraftan, AK Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik'in, 'Ben itfaiyeci olarak devredeyim' demesi, medya nezdinde ihtiyaç duyulan 'dengeci' politikasının bir sonucudur. Çelik'in Şahin'in açık üslûbunu beğenmemesi siyaseten haklı olabilir ama bu ortaya konulan hakikatlerin üzerini kapatamaz.
Bu arada, TBMM Genel Kurulu'nda bir terörist bozuntusu tarafından, Hava Kuvvetleri'ndeki komutanlar kastedilerek, 'Bu emri hangi hayvan verdi?' denilmesi ve bu hakaretin cevapsız kalması milletimizi çok üzmüştür. Bu hakareti, başta bu terör yardakçısı olmak üzere, bütün eli kanlı cânilere, PKK/ KCK/ BDP'lilere misliyle iade ediyoruz.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA